Uzaklara doğru baktığımda, mart dumanı gibi üzerimize çökmüş geçmişin izlerini ararken, Kasabanın orta yerinde sarı bir bina belirir gözlerimde. Yüksek kara taşlarla korumaya alınan bu sarı binanın geniş merdivenlerinden koşarak çıkar, Eskimiş sıralarına kurulur heyecanla öğretmeni beklerdik. Karmaşa gürültü yapsak da, öğretmen zili çaldığında sınıf başkanı öğretmen geliyor diye bağırınca susar, birazda korkarak kapının açılıp öğretmen içeri girince hep birden çakı gibi ayağa kalkardık. Şöyle sınıfa bir göz atan öğretmen sanki bir anda hepimiz üzerinde göz gezdirir, sonra da, buyurun arkadaşlar diyerek oturmaya davet ederdi biz liselileri. Dersimiz Fransızca olduğu için, dersleriniz boş geçiyordu. Böyle sisli bir mart gününde sarışın gür saçlı, Uzun boylu öğretmen çabuk çabuk konuşarak, birazda da arada bir kelimelerde takılarak
-Arkadaşlar, bundan sonra Fransızca derslerini beraber yapacağız. Adım Ömer Şen. dedi Gezindiği sıraların arasından tahtaya yöneldi,eline tebeşiri aldı.İsmini Tahtaya yazdı. O kadar güzel bir yazısı vardı ki, hayran kalmamak elde değildi. Harfler sanki birbiriyle çengellerle birbirine bağlanıyordu. Biraz sinirli yapısı vardı. Ama yarendi. Bazen duygusallaşır dalar gider, bir anda patlayı verirdi. Kısıtlı imkanlarla öğretmeye çalıştığı Fransızcayı hiçbirimiz başaramayınca kızar söylenirdi. Hep zayıf alırdık dersten. İkmale kalır, Öğretmen kurulu kararı ile bir üst sınıfa geçerdik. Ben Dört yıllık öğrenim hayatımda iki üç cümleden başka cümle kurmayı öğrenememiştim. Bu cümleler
-Parlevu Franse, Donne mua un kravat....
Fransızcayı öğrenmesek de Ömer öğretmeni çok iyi tanımıştık. Bazen bir ağabey, bazen bir baba olmuştu bize. Bazen saçlarımız uzun diye saçlarımıza makas atsa da, ondan hiç çekinmez, ama saygıda da kusur etmezdik. Bazen bizleri azarlar, sınavlarda birden bire sertleşir, kopya çekenleri teker teker yakalar sıfırı basardı. Nüktedandı. Edebiyatı severdi bazen yazdığı şiirlerden okurdu bize. Daha sonra duydum ki, Ömer hoca çok sevdalık çekmiş. Kendi gibi bir öğretmen sevmiş. Hayatlarını birleştirmişler. Hanımı da iki tane çocuğuma öğretmenlik yaptı. Minnettarım. Öğrencilik yıllarından sonra kendisiyle arkadaş olduk. Senli benli her şeyi paylaştık. Şiirden edebiyattan. Bir gün bana bir şiir kitabı getirmiş. Beni bulamayınca masamın üstüne bırakmıştı. Ben o kitabı yitirdim. Benim deliliklerim işte. Kim bilir nereye sıkıştırdım. Ben o kitabı bulurum ama bugün Ömer öğretmenimi yitirdim. Aniden yitip gitmek. dün görmüştüm. Colombo partüsüsü üzerinde birazda yan yan yürüyüp giderken gülümseyip geçişi veda geçisiymiş nereden bilecektim. Yarın son vedasında son görevimi yapacağım. Yolun açık, mekanın cennet olsun öğretmenim. Hayatımda edebiyat adına çok emeklerin var, hakkını helal et. Yazdığın o güzel diplomamda ki yazın hala güzelliğini koruyor. O yazıyı yazan Ellerinden öperim. Yazı yazılır da, o kadar da güzel yazılmaz ki Ömer Şen öğretmenim. Uğurlar ola..!!!
M.Yayla*Görele