Mevsimlerden kış olunca dört gözle kar yağmasını beklerdik. Her nedense karı biz çocuklar çok severdik. Beklerdik onu sanki kırk yıllık gurbetten gelecek bir baba, bir anne gibi, bir sevgili gibi beklerdik. Havalar biraz soğudu mu, gök yüzü kararıp denizin sesi derinlerden odalarımıza kadar ulaştığında gözlerimiz ufacık penceremizin camından beyaz kar tanelerini beklerdi. Kar o yıllarda gündüzleri sevmezdi. Gecenin en derin zamanlarında, bizler uykuya daldığımızda çökerdi kapımıza. Uyanır uyanmaz perdelerin kenarını kaldırır dışarı bakınca çıldırır sevinçle
-Kar kar yağmış diye nağralar atardık. Evin soğuk olması, dışarıda kuşların soğuktan etkilenip kendilerine sığınak aramaları, hiç umurumuza gelmezdi. Bizler bembeyaz karın beyaz büyüsüne kapılır Dümdüz olmuş yolları, kardan bükülmüş ağaç dallarını seyreder seyrederdik. Sonra kapanlar kurar, Büyük kuşları avlamak için çıdık diye bildiğimiz tuzaklar kurardık. Karın altından ağaç kar küreme kürekleriyle çitten kara lahanaları çıkarır, kelemiyle keser, Ocak başında çenğele asılı kazana burka burka atardık. Bir koku dağılırdı evimize. O pancar yemeği ile içimiz ısınır dünyaya yeniden gelirdik. Çok beklediğimiz kar bir kaç gün içinde bizleri korkutmaya başlardı. İnsan boyunu aşardı. Evlerimize hapis olur, gelsin diye dört gözle beklediğimiz beyaz sevgililerimiz, ne zaman eriyecek diye bu kezde bir an önce gitmesini beklerdik. Ne kadar çok yağsa da, buzlar saçaklardan çangal gibi uzasa da bir gün gelir hiç yağmamış gibi olurdu her yer. Karın eridiği yerlerden mor, kırmızı yeşil çimenler arasından çiçekler fışkırırdı. Günler uzadıkça bahar üşüşürdü her yere. Ağaçlar yaprak açardı. Derledi ki, ''her gecenin bir sabahı, her kışında baharı vardır.'' Hava Karardı. Hava da kar var. Sabah uyanınca her taraf kar olacak gibi. Kar güzeldir. Çocuklara eğlence, Büyüklere işkencedir. Varsın olsun yine de hoş karşılamalı senenin bir kaç günlük misafiridir. Çocukluğumda yağsın diye sevindiğim karı şimdi istemiyorsam elbette bir nedeni vardır.... M. Yayla