Tepeler hep dumanlı olurdu baktığımda uzaklara. Sanki bulutlar yeryüzüne inmiş de denizden su içer gibi duman, duman tüterdi gözlerimde. Denizin çok uzaklarında, ufuk çizgisine yakın bir gemi görünür görünmez, olduğu yerde sabit durur gibi el sallardı bana. Bulutlar, tepelerde duman, kocaman masmavi deniz ve gemi arasında gidip gelirdim. Bu dörtgenin etrafında dolanırken uzaklarda ki gemiyi gözlerim seçemez olurdu. Dörtgen üçgene dönüşürdü, bir bakardım bu kez dumanlar tepelerden almış başını gitmiş. Deniz ve bulutlara kalırdım. Bulutlarda çok uzak gelirdi. Yalın ayak bayır yollardan koşarak denize koşardım. Ben koştukça deniz bana yaklaşırdı. Denize yaklaştıkça dalga sesi gelirdi kulaklarıma. Çakıllara teması, simsiyah kumlara yayılıp, köpük, köpük geri çekilmesi gözlerimde devleşirdi. Yalın ayaklarım kumlara basar basmaz, ılık deniz suları ayaklarımın altından kumları eşeler, beni sanki havada uçar halde bırakırdı. Onlarca metre ilerimde poyraz çiçekleri köpük, köpük bana doğru, koşar gelirdi sanki. Büyülenmiş gibi çakılı kalırdım bastığım kumsalda. Ne bir adım ileri, ne bir adım geri. Kumsalda bir ağaç olu verirdim. Annem saatlerce arardı. Çağırırken vadilerde seslerine ancak kendi sesleri yanıt verirdi. Yankılar vadilerde bir biri ardına yığılır yığılır, sonra da öfkeyle vadilerin yamaçlarında bombalar gibi patlardı. O ses her yere ulaşırdı da, benim çakılı kaldığım kumsala ulaşmazdı. Annemin sesine koşardı mahalledeki her duyan, kadın, kız, erkek, çocuk. Bir koşuşturmaca başlardı tepelerden. Yollar uzadıkça kalabalıkta artardı. Dereler aranırdı. Sonra yol kenarları, yok, yok diye bağrışmalar. Çağırmalar. Tek yer kalmıştır artık deniz kenarları. Dağılırlar kumlara çakıllara. Arkamdan bir el uzanır
-Neredesin
Annemin sesi. Kocaman kollarıyla çeker alır beni denizin kucağından
Öper, koklar.
-Nasıl geldin buralara
Etrafımda onlarca insan.
Benim gözlerim hala uzaklarda. Denizin mavisinde
Dedim ki anneme
-Çok sevdim. Baksana şu maviye
Annem ellerini alnına götürdü sanki denize selam duruyormuş gibi.
Güneşe siper etti elini. Kocaman elleri bir şapka gibi açıldı alnında. Baktı, baktı ufuklara doğru, Çakıldı kaldı ayakları sulara
-Evlat deniz hep güzeldir. Berekettir, Bizim buraların süsüdür, candır balığa vatandır. gemilere yoldur. Söz bundan sonra beraber gelelim.
Anneme takılıp gelenler birer ikişer kayboldular. Annemle bir ben kaldım. Bir de deniz. Sarmaş dolaş olduk. Biz bir aile olduk. Denizin kıyısında denize bakarak yaşadık, yaşlandık....!!!
Mustafa Yayla-Görele