Biz çocukken en çok sevdiğimiz olaydan biride, Annemin peşine takılıp kestirme yollardan, Bizim köye bir kaç köy uzakta bulunan yeğenli köyüne gitmek olurdu. Annem önde bizler peşinde kestirme patikalardan uçarcasına koşar adımlarla yürürdük. Sanki bizi bu yolculuğun ardında bir masal diyarı karşılayacakmış gibi, düşsek düştüğümüzü, yorulsak yorulduğumuzu hissetmezdik. Tepenin hemen arkasından sekiden aşağı kestirmeden dolap ağzı denen mevkiye inerdik. Dolap ağzı tam bir viraj başıydı. Bir iki adım ilerisinde evimizin önünden akan dere eski bir köprünün altından akardı. O köprü Türkeli köyüne doğru kıvrılırken,Köprünün hemen bir kaç metre yanında sırtını yüksekçe purlu toprağa vermiş, Bir çeşme ,Çeşmenin kara taştan oyma çanağından billür gibi bir su şakıyarak altında ki kapkara yosun tutmuş taşlara çarpar, çırçır böceklerinin sesine karışır bir yerlerden yol bulur köprünün altından akan dereye karışırdı. Her o dolap ağzına gelip başımızı uzatıp, dudaklarımız suya gömüp suyundan içmek bizim için bir tutkuydu. Kara taştan çanakta su o kadar soğuk olurdu ki, çocuksu dudaklarımız biber sürmüşler gibi yanardı. O suyun verdiği güçle bir yokuş daha iner yeğenli altına gelirdik. Bu kez yeğenli deresi karşılardı bizi. Kavak ağaçlarının sıra sıra, kimi dik, kimi kambur adamlar gibi karşılardı bizi. Dere denize doğru akarken biz yeğenli'nin yokuşuna doğru tırmanırdık. Kestirmeden Köm yanı denen oldukça dik kayalıklardan tırmanır, bodur süpürkelik ağaçlarının ortasındaki yoldan yine yokuşlara vururduk. Yeğenli iki vadinin sırtına binmiş bir jokey gibiydi. Kendimizi bir kuş gibi uçuyor sanırdık tepelerden bakarken. Her güzelin bir huyu vardır ya, Yeğenli köyününde suyu çok kıttı o yıllar. Akan çeşmesi yoktu. Dolap ağzından su içmeden yollarına düşerseniz, o yokuş yolları suya hasret yürümek zorunda kalır, susuzluktan yanardınız. Köm yanının hemen üstünde yüksek bir tepede bir su kuyusunun beşik örtülü çatısı görünürdü. Ben ilk su kuyusunu orada tanıdım. Çıkrığı, uzun kuyuya sarkıtılan kovayı, Çok derinlerde bir avuç yığıntı suyu hayalimde oralarda canlandırdım. KOvayı sarkıtıp su çekmedim ama, Hayalimde hep o kuyudan sular çekip güğümlere doldurdum çocukluk rüyalarımda. Sonra bir düzlük Koşarak düşerek bir koşmaca başlardı bizde. Annem Kedi Bekir'in kızı Sefirun Teyzeyle konuşurken biz Ufacık bir evin ufacık kapısından bal arıları gibi içeri dalardık. Hacı Şakir kokan ihtiyar ufacık boylu bir kadın kucaklardı bizi öpmekle bitiremezdi. Apar topar ateş başına demlikleri koyar, Dedeniz suya gitti şimdi gelir derdi. Ayşe ile Fadime inerdi kaşın üzerinde ki evden. İki topak gibi kızdılr. Bizim akrn. Birden oyunlar kurardık. Tepeler ova olurdu oynarken. Annem gelirdi. O ufacık kadınla bir kucaklaşırlardı ki Koklaşa koklaşa birbirlerinden ayrılmazlardı. Onların dünyası bizimkine hiç benzemezdi. Ne de olsa bizler çocuk onlar büyüktüler. Biz her şeyi oyun görürken, onlar hayatın gerçekleriyle kucaklaşırlardı. Dedem uzun boylu dağ gibi su güğümü elinde çıka gelirdi birazdan. Kocaman bir adamdı. Yakışıklı boyu kısacık kadına göre belki de iki kattı. Bizleri öper, Annemle söyleşirsi. Ufacık ev harman yeri gibi ekmek, zeytin ,Gemici demliklerinde demlenmiş çay kokardı. Oyunlar biter yemek faslı başlardı. Dedemin keskin bıcağıyla ekmekleri dilim edişine hayran kalırdım.
-Nunuş, Nunuş kadın derdi. İyi doyuralım çocukları bir daha acıkmasınlar derdi.
Biz sarmaş dolaş yerdik kanardık hepsine. Ayrılık saati gelirdi. Yollar uzun ve ıraktı. Tekrar yollara düşerken dört havalanır yine yine gelin diye yalvarırken Ayşe ile Fadime bizimle beraber yarı yola kadar peşimize düşerlerdi. Ayşe ile Fadime Hala yanımızda gibi olsalar da, Yeğenlini meşhur kuyularında yitip gittiler. Hele o Ufacık kadın Nunuş, O kocman Dedem ve Bize rehber annem hep yitip gittiler. Unutmadan yazayım. Geçenlerde dolap ağzına gittim. O güzel Çeşmeyi de bulamadım. Aradım aradım. Gözlerimin önünde dikenden bir denizden başka bir şey göremedim. Yok olmak işte böyle bir şey. Her şey yok olurken yok oluşları seyretmek hüzün veriyor. Hala yeğenli yollarındayım. Kuyu bile yok artık. Irayıp gitmek var zaman içinde.
-Nurlar da Yat Kardeşim Fadime. Selam söyle Çocukluğumuza ve Seni bekleyenlere...!!!! M.Yayla-Görele