Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort
Seyfullah Çiçek
Köşe Yazarı
Seyfullah Çiçek
 

BU DA, “AGORA MEYHANESİ”NİN ŞAİRİ Dr.ONUR ŞENLİ’NİN AĞZINDAN ÖYKÜSÜ

Değerli dostlar! “ÜNLÜLERLE ANILARIM” adlı kitap çalışmamdan sunduğum anekdotlardan biri de, TSM’nin ölümsüz eserlerinden “Agora Meyhanesi”nin besteleniş öyküsü ile ilgiliydi. Bu anekdotumuzda, 1960'lı yılların ünlü TSM Ses Sanatçısı ve Bestekar İsmet Nedim, eşi Zeynep Hanımın şiir defterindeki bu şiiri kendisi için bestelemesi ricası üzerine iki defa bestelediğini… İlk iki besteyi beğenmeyince, üçüncü defa bestelediğini anlatmıştık. Bu bestenin bir de söz yazarı Şair Dr.Onur Şenli cenahından hazin bir öyküsü var. Bu akşam da onu anlatalım, dilerseniz. Şair Dr.Onur Şenli anlatıyor: “ Ben demiryolcu bir ailenin çocuğuydum. Bu şiiri 1959 yılında 19 yaşındayken yazdım. Bir başka demiryolcu ailenin kızına aşıktım. Tabii platonik bir aşk. Aslında o dönemde Agora Meyhanesi diye bir yer yoktu. Aslında şiirin ismi böyle değildi... Fakat yayınlandığı dergide (Ege Ekspres) bu isim verilmiş." Onur Bey o zaman tıp fakültesi birinci sınıfta öğrencisidir. Lojman komşusunun kızına delicesine aşık olur ama karşılık bulamaz. Atar kendini, İzmir’in “06 Meyhanesi”ne. Yürek yangınını az kuru, bir kadeh şarapla dindirip, 25 kuruşluk hesabı da ödedikten sonra, dumanlı bir kafa, yangın yerine dönmüş kırık bir kalple tutar evinin yolunu. Şu dizeler dökülür kaleminden, beyaz kağıda: “Sana bu satırları Bir sonbahar gecesinin Felç olmuş köşesinden yazıyorum. Beş yüz mumluk ampullerin karanlığında, Saatlerdir boşalan kadehlere Şarkılarını dolduruyorum. Tabağımdaki her zeytin tanesine Simsiyah bakışlarını koyuyorum. Ve kaldırıp kadehimi Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum. Burası Agora Meyhanesi, Burada yaşar aşkların en madarası Ve en şahanesi… Burada saçların her teline bir galon içilir Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir. Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir. Burası Agora Meyhanesi… Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası… Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik. Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam Elimde değil. Bu da bir nevi namuslu serserilik. Dışarıda hafiften bir yağmur var. Bu gece benim gecem. Kadehlerde alâim-i semaların raksettiği Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu. Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum Ve sana susuzluğumu. Birazdan şarkılar susar, kadehler boşalır. Umutlar tükenir, mezeler biter Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden Bu sarhoş şehrin üstüne. Birazdan bu yağmur da diner Sen bakma benim böyle delice efkârlandığıma Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver Yarın gelir çamaşırcı kadın Her şeyden habersiz onu da yıkar. Sen mesut ol yeter ki, ben olmasam ne çıkar? Dedim ya burası Agora Meyhanesi Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer. Burası Agora Meyhanesi Burası kan tüküren mesut insanların dünyası…” İsmet Nedim Saatçi tarafından beste haline getirilmiş hali ise şöyledir: “Burası agora meyhanesi Burada yaşar aşkların En divanesı en şahanesi Bu gece benim gecem Bu gece benim gecem Cama vuran her damlada Seni hatırlıyorum Ve sena susuzluğumu Bu aksam ümitlerimi Meze yapıp içiyorum İçiyor içiyorum. Bu gece benim gecem Bu gece benim gecem Cama vuran her damlada Seni hatırlıyorum Ve sena susuzluğumu” Her ne kadar dizelerin arasında “Agora Meyhanesi” geçiyor ise de, aslında İzmir’de “Agora Meyhanesi” diye bir yer yoktur. Peki, ne vardır? Sıra sıra meyhanelerin dizildiği “Agora” denilen bir meydan… “Agora”, bilenler bilir, bir de biz anımsatalım; Latince’de “meydan”, Rumca’da ise, “çarşı” anlamına gelir. Oysa İstanbul’un Balat semtinde, 1890 yılında faaliyete geçmiş olup, o yıllara kadar (1959) adını ve kuruluş tarihini muhafaza eden bir “Agora Meyhanesi” vardır. Vardır ama… Şairimizin bundan haberi yoktur. Ama dizelerinde niçin “Agora Meyhanesi”ni kullandığının sebebini de bir türlü açıklayamaz: “İçime bir şey doğmuş, onu yazmışım, üstelik kafayı da çekmişim; gençlik işte. Bu, Agora Meyhanesi şarkısına şiir olan kelimeler, en başta karşılık alamadığım aşkıma yazdığım bir mektuptu. Mektup bende kaldı, vermedim, veremedim. Yollar ayrıldı gitti. 1960 yılında Tıp Fakültesi’nin Neşter isimli dergisinde yayınlandı şiir olarak. Hatta şiirin ilk adı ‘Gece, Şarap ve Aşk’tı. Dergiye yerleştirirken arkadaşım Oktay Dikmen başlık uzun diye ve şiirde birkaç defa adı geçiyor diye ‘Agora Meyhanesi’ yapmış. İyi de olmuş. Şiirin isim babası odur, akıllarda yer etmesi kolay oldu böylece ” Şiir, 1968 yılında İsmet Nedim Saatçi tarafından bestelenip, “Arya Plak” yapımı olarak Gönül Yazar’ın sesiyle bir anda üne kavuşuyor. Plakları kapışılıyor. Şarkıyı dinleyenler, Balat’taki “Agora Meyhanesi”ne hücum ediyor. Onur Şenli de 7.5 lira verip 45’liği alıyor. İddiasına göre, plağın üstünde adı yok. İsmet Nedim ve Gönül Yazar’a 50 bin lira harcayarak dava açıyor. İsmet Nedim suçsuz bulunuyor, Gönül Yazar ise davayı kaybederek tazminat ödüyor. Onur Şenli, 2001 yılına kadar böyle bir meyhanenin varlığından haberdar olmamış, ta ki o yıl MESAM toplantısında Aysel Gürel’le tanışana kadar. Uzun sözün kısası Onur Bey, Aysel Gürel’in tarifi üzerine gerçek “Agora Meyhanesi” ile şiiri yazdıktan tam 42 yıl sonra tanışmış. Sosyal medya hesabımdan birkaç kez “Agora Meyhanesi”nin hem bestekarı ve hem de şairi tarafından öykülerini paylaşınca, Selçuk Gür adlı bir takipçim yazıma şöyle bir yorumla katkıda bulunmuştu: “Şiire konu olan meyhane, İzmir’in Konak merkez ilçesinde tarihi Mezarlıkbaşı semtinden eski Türk mahallesinin sonu Eşrefpaşa semtine çıkarken İkiçeşmelik’in arka bölgelerine düşen ve aynı adı taşıyan Agora’daki salaş meyhanelerden biri. Doktor, gazeteci, yazar ve şair Onur Şenli’ye (1940-2017) göre, ‘Kokoreççi Meyhane’. Ne var ki, bu şiirle ünlenen, Balat’ın (Fatih, İstanbul) tarihi çarşısı Leblebiciler Sokağı’nda Rum kaptan Asteri’nin açtığı (1890) Agora Meyhanesi olmuştur. Şiirin kısa öyküsü şöyle: ‘Bir akşam konuk gittikleri bir aile dostlarının evinde, baba Sabahattin Şenli, ‘Bizim oğlan çok güzel şarkı okur’ deyince; Namık Kemal Lisesi (Konak, İzmir) öğrencisi Onur Şenli, ‘Anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek’ şarkısını okumuş. Ev sahibi aile de, ortanca kızlarının (daha sonra İzmirli bir gazete patronunun eşi) sesini övünce; o da, gözlerini Onur’dan ayırmadan ‘Simsiyah Bakışların’ tangosunu okumuş. İlk görüşte aşk!.. Yazık ki, karşılık görmeyen bu aşkın meyvesi, bu şiir olmuş. Şiirin ilk adı ‘The Night, Wine and Love’ (Gece, Şarap ve Aşk) imiş. Ama o dönemde Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde çıkarılan edebiyat dergisi Neşter’i hazırlayan Dr. Oktay Dikmen (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı) tarafından ‘Agora Meyhanesi’ olarak değiştirilmiş.”
Ekleme Tarihi: 16 Kasım 2023 - Perşembe

BU DA, “AGORA MEYHANESİ”NİN ŞAİRİ Dr.ONUR ŞENLİ’NİN AĞZINDAN ÖYKÜSÜ

Değerli dostlar!
“ÜNLÜLERLE ANILARIM” adlı kitap çalışmamdan sunduğum anekdotlardan biri de, TSM’nin ölümsüz eserlerinden “Agora Meyhanesi”nin besteleniş öyküsü ile ilgiliydi.
Bu anekdotumuzda, 1960'lı yılların ünlü TSM Ses Sanatçısı ve Bestekar İsmet Nedim, eşi Zeynep Hanımın şiir defterindeki bu şiiri kendisi için bestelemesi ricası üzerine iki defa bestelediğini…
İlk iki besteyi beğenmeyince, üçüncü defa bestelediğini anlatmıştık.
Bu bestenin bir de söz yazarı Şair Dr.Onur Şenli cenahından hazin bir öyküsü var.
Bu akşam da onu anlatalım, dilerseniz.
Şair Dr.Onur Şenli anlatıyor:
“ Ben demiryolcu bir ailenin çocuğuydum. Bu şiiri 1959 yılında 19 yaşındayken yazdım. Bir başka demiryolcu ailenin kızına aşıktım. Tabii platonik bir aşk. Aslında o dönemde Agora Meyhanesi diye bir yer yoktu. Aslında şiirin ismi böyle değildi... Fakat yayınlandığı dergide (Ege Ekspres) bu isim verilmiş."
Onur Bey o zaman tıp fakültesi birinci sınıfta öğrencisidir. Lojman komşusunun kızına delicesine aşık olur ama karşılık bulamaz. Atar kendini, İzmir’in “06 Meyhanesi”ne.
Yürek yangınını az kuru, bir kadeh şarapla dindirip, 25 kuruşluk hesabı da ödedikten sonra, dumanlı bir kafa, yangın yerine dönmüş kırık bir kalple tutar evinin yolunu.
Şu dizeler dökülür kaleminden, beyaz kağıda:
“Sana bu satırları
Bir sonbahar gecesinin
Felç olmuş köşesinden yazıyorum.
Beş yüz mumluk ampullerin karanlığında,
Saatlerdir boşalan kadehlere
Şarkılarını dolduruyorum.
Tabağımdaki her zeytin tanesine
Simsiyah bakışlarını koyuyorum.
Ve kaldırıp kadehimi
Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum.
Burası Agora Meyhanesi,
Burada yaşar aşkların en madarası
Ve en şahanesi…
Burada saçların her teline bir galon içilir
Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir.
Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin
Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir.
Burası Agora Meyhanesi…
Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası…
Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı
Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik.
Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam
Elimde değil.
Bu da bir nevi namuslu serserilik.
Dışarıda hafiften bir yağmur var.
Bu gece benim gecem.
Kadehlerde alâim-i semaların raksettiği
Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu.
Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum
Ve sana susuzluğumu.
Birazdan şarkılar susar, kadehler boşalır.
Umutlar tükenir, mezeler biter
Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden
Bu sarhoş şehrin üstüne.
Birazdan bu yağmur da diner
Sen bakma benim böyle delice efkârlandığıma
Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver
Yarın gelir çamaşırcı kadın
Her şeyden habersiz onu da yıkar.
Sen mesut ol yeter ki, ben olmasam ne çıkar?
Dedim ya burası Agora Meyhanesi
Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer.
Burası Agora Meyhanesi
Burası kan tüküren mesut insanların dünyası…”
İsmet Nedim Saatçi tarafından beste haline getirilmiş hali ise şöyledir:
“Burası agora meyhanesi
Burada yaşar aşkların
En divanesı en şahanesi
Bu gece benim gecem
Bu gece benim gecem
Cama vuran her damlada
Seni hatırlıyorum
Ve sena susuzluğumu
Bu aksam ümitlerimi
Meze yapıp içiyorum
İçiyor içiyorum.
Bu gece benim gecem
Bu gece benim gecem
Cama vuran her damlada
Seni hatırlıyorum
Ve sena susuzluğumu”
Her ne kadar dizelerin arasında “Agora Meyhanesi” geçiyor ise de, aslında İzmir’de
“Agora Meyhanesi” diye bir yer yoktur.
Peki, ne vardır?
Sıra sıra meyhanelerin dizildiği “Agora” denilen bir meydan…
“Agora”, bilenler bilir, bir de biz anımsatalım; Latince’de “meydan”, Rumca’da ise,
“çarşı” anlamına gelir.
Oysa İstanbul’un Balat semtinde, 1890 yılında faaliyete geçmiş olup, o yıllara kadar (1959) adını ve kuruluş tarihini muhafaza eden bir “Agora Meyhanesi” vardır.
Vardır ama…
Şairimizin bundan haberi yoktur.
Ama dizelerinde niçin “Agora Meyhanesi”ni kullandığının sebebini de bir türlü açıklayamaz:
İçime bir şey doğmuş, onu yazmışım, üstelik kafayı da çekmişim; gençlik işte. Bu, Agora Meyhanesi şarkısına şiir olan kelimeler, en başta karşılık alamadığım aşkıma yazdığım bir mektuptu. Mektup bende kaldı, vermedim, veremedim. Yollar ayrıldı gitti. 1960 yılında Tıp Fakültesi’nin Neşter isimli dergisinde yayınlandı şiir olarak. Hatta şiirin ilk adı ‘Gece, Şarap ve Aşk’tı. Dergiye yerleştirirken arkadaşım Oktay Dikmen başlık uzun diye ve şiirde birkaç defa adı geçiyor diye ‘Agora Meyhanesi’ yapmış.
İyi de olmuş. Şiirin isim babası odur, akıllarda yer etmesi kolay oldu böylece ”
Şiir, 1968 yılında İsmet Nedim Saatçi tarafından bestelenip, “Arya Plak” yapımı olarak Gönül Yazar’ın sesiyle bir anda üne kavuşuyor. Plakları kapışılıyor.
Şarkıyı dinleyenler, Balat’taki “Agora Meyhanesi”ne hücum ediyor.
Onur Şenli de 7.5 lira verip 45’liği alıyor. İddiasına göre, plağın üstünde adı yok. İsmet Nedim ve Gönül Yazar’a 50 bin lira harcayarak dava açıyor. İsmet Nedim suçsuz bulunuyor, Gönül Yazar ise davayı kaybederek tazminat ödüyor.
Onur Şenli, 2001 yılına kadar böyle bir meyhanenin varlığından haberdar olmamış, ta ki o yıl MESAM toplantısında Aysel Gürel’le tanışana kadar. Uzun sözün kısası Onur Bey, Aysel Gürel’in tarifi üzerine gerçek “Agora Meyhanesi” ile şiiri yazdıktan tam 42 yıl sonra tanışmış.
Sosyal medya hesabımdan birkaç kez “Agora Meyhanesi”nin hem bestekarı ve hem de şairi tarafından öykülerini paylaşınca, Selçuk Gür adlı bir takipçim yazıma şöyle bir yorumla katkıda bulunmuştu:
“Şiire konu olan meyhane, İzmir’in Konak merkez ilçesinde tarihi Mezarlıkbaşı semtinden eski Türk mahallesinin sonu Eşrefpaşa semtine çıkarken İkiçeşmelik’in arka bölgelerine düşen ve aynı adı taşıyan Agora’daki salaş meyhanelerden biri. Doktor, gazeteci, yazar ve şair Onur Şenli’ye (1940-2017) göre, ‘Kokoreççi Meyhane’. Ne var ki, bu şiirle ünlenen, Balat’ın (Fatih, İstanbul) tarihi çarşısı Leblebiciler Sokağı’nda Rum kaptan Asteri’nin açtığı (1890) Agora Meyhanesi olmuştur.
Şiirin kısa öyküsü şöyle:
‘Bir akşam konuk gittikleri bir aile dostlarının evinde, baba Sabahattin Şenli, ‘Bizim oğlan çok güzel şarkı okur’ deyince; Namık Kemal Lisesi (Konak, İzmir) öğrencisi Onur Şenli, ‘Anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek’ şarkısını okumuş. Ev sahibi aile de, ortanca kızlarının (daha sonra İzmirli bir gazete patronunun eşi) sesini övünce; o da, gözlerini Onur’dan ayırmadan ‘Simsiyah Bakışların’ tangosunu okumuş. İlk görüşte aşk!..
Yazık ki, karşılık görmeyen bu aşkın meyvesi, bu şiir olmuş. Şiirin ilk adı ‘The Night, Wine and Love’ (Gece, Şarap ve Aşk) imiş. Ama o dönemde Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde çıkarılan edebiyat dergisi Neşter’i hazırlayan Dr. Oktay Dikmen (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı) tarafından ‘Agora Meyhanesi’ olarak değiştirilmiş.”
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

siyahbet giriş