Düşe, kalka geçen bir günün ardından bir akşama daha erişti zaman denen, durmayan akıp giden, hiç geriye değil, hep ileriye ulaşmak isteyen yeleleri rüzgarda savrulan bir at sürüsü. Ya da gökyüzünün yükseklerinde uçan kuşlar gibi savrulan, harmanlanan buğdaylar gibi kabuklarından ayrılan, sararmış başaklara dönüşen yolculuklar. Güneşin doğmasıyla başlayan hayatlar. Vakti saati belli olmayan ayrılıklarla geçen zamandan çok alacağımız olsa da eriyip gidiyoruz Hayat yolunda. Geçmişi harmanlayarak, geleceğe umutlanarak yürüdüğümüz bu hayat yolunda, yollara savrulan hayatlardan biri düştü bugün önüme. Usulca tuttum elinden. Güneş ayna gibi parlasa da elleri üşümüştü. Gözlerime baktı. Gözlerinde gözlerimi gördüm. Simsiyah zeytin tanesi gibiydi gözleri. Sanki hiç beyazı yoktu gözlerinin. O simsiyah göz bebeklerinde bin bir renkle ışıldayan bir çiçek fırladı birden,demet demet. Bazen bir çiğdem, bazen bir lale, bazen bir gül, bazen kocaman bir manolya ağacı oluverdi bembeyaz. Tuttuğum eli usulca yana düştü. Bin bir hale çiçeğe dönüşen gözleri söndü. Koştum su getirdim sudan can alıp yeniden ışıması için. su getirdiğimi bile duymadı. Iradı benden her geçen zaman içinde ve çorak bir toprağa dönüştü gözlerimin önünde. Tutup kaldırmak istesem de kaldıramadım. Eriyip bittiği yere bağdaş kurup oturdum. Zaman durmadan ilerledi. Ay yükseldi tepelerin ardından. Ağır bir karanlık kütlesi oturdu üzerime. Gözlerim milyarlarca yıldızdan bir kaç tanesine takıldı. Öylece asıldı kaldı gök yüzünde. Rüya içinde rüya uyumuşum. Uyandığımda cırcır böcekleri ötüyordu. Hala geceydi. Geceler derin bir kuyu misali güneşin o karanlık kuyuya sarkıtacağı ipi bekliyordu. Zamansız olmuyordu hiçbir şey. Her şeyin bir vakti vardı. Beklemek belki de tek kuralıydı yaşamak denen cehennemin. O cehennemi söndürecek tek iksirdi beklemek. Beklemeden gerçekleşmezdi tılsım. O eller bana beklemeyi anlattı. Göz bebeklerinde güzellikleri ve sönüp yok oluşu. Düşe kalka yürürken öğrenilen yaşamın bedeli ödenmiş olsa da, yaşanılacak çok daha güzel günler vardır uzayıp giden durmayan zaman içinde. Yeter ki, yürürken yorulma. düşe, kalka yürü. Daima yürü....! M.Yayla-Görele
Anasayfa
Yazarlar
Mustafa YAYLA
Yazı Detayı
Bu yazı 238+ kez okundu.
DÜŞE KALKA YÜRÜMEK
Düşe, kalka geçen bir günün ardından bir akşama daha erişti zaman denen, durmayan akıp giden, hiç geriye değil, hep ileriye ulaşmak isteyen yeleleri rüzgarda savrulan bir at sürüsü. Ya da gökyüzünün yükseklerinde uçan kuşlar gibi savrulan, harmanlanan buğdaylar gibi kabuklarından ayrılan, sararmış başaklara dönüşen yolculuklar. Güneşin doğmasıyla başlayan hayatlar. Vakti saati belli olmayan ayrılıklarla geçen zamandan çok alacağımız olsa da eriyip gidiyoruz Hayat yolunda. Geçmişi harmanlayarak, geleceğe umutlanarak yürüdüğümüz bu hayat yolunda, yollara savrulan hayatlardan biri düştü bugün önüme. Usulca tuttum elinden. Güneş ayna gibi parlasa da elleri üşümüştü. Gözlerime baktı. Gözlerinde gözlerimi gördüm. Simsiyah zeytin tanesi gibiydi gözleri. Sanki hiç beyazı yoktu gözlerinin. O simsiyah göz bebeklerinde bin bir renkle ışıldayan bir çiçek fırladı birden,demet demet. Bazen bir çiğdem, bazen bir lale, bazen bir gül, bazen kocaman bir manolya ağacı oluverdi bembeyaz. Tuttuğum eli usulca yana düştü. Bin bir hale çiçeğe dönüşen gözleri söndü. Koştum su getirdim sudan can alıp yeniden ışıması için. su getirdiğimi bile duymadı. Iradı benden her geçen zaman içinde ve çorak bir toprağa dönüştü gözlerimin önünde. Tutup kaldırmak istesem de kaldıramadım. Eriyip bittiği yere bağdaş kurup oturdum. Zaman durmadan ilerledi. Ay yükseldi tepelerin ardından. Ağır bir karanlık kütlesi oturdu üzerime. Gözlerim milyarlarca yıldızdan bir kaç tanesine takıldı. Öylece asıldı kaldı gök yüzünde. Rüya içinde rüya uyumuşum. Uyandığımda cırcır böcekleri ötüyordu. Hala geceydi. Geceler derin bir kuyu misali güneşin o karanlık kuyuya sarkıtacağı ipi bekliyordu. Zamansız olmuyordu hiçbir şey. Her şeyin bir vakti vardı. Beklemek belki de tek kuralıydı yaşamak denen cehennemin. O cehennemi söndürecek tek iksirdi beklemek. Beklemeden gerçekleşmezdi tılsım. O eller bana beklemeyi anlattı. Göz bebeklerinde güzellikleri ve sönüp yok oluşu. Düşe kalka yürürken öğrenilen yaşamın bedeli ödenmiş olsa da, yaşanılacak çok daha güzel günler vardır uzayıp giden durmayan zaman içinde. Yeter ki, yürürken yorulma. düşe, kalka yürü. Daima yürü....! M.Yayla-Görele
Ekleme
Tarihi: 11 Kasım 2023 - Cumartesi
DÜŞE KALKA YÜRÜMEK
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.