Orası senin, burası benim gezerken yoruluyor insan. Uzun yolları aşıp varacağı yere gelince umutları filizleniyor. Mevsimlerden sonbahar olsa da rengarenk çiçeklere bürünüyor. Salkım saçak dalları meyvelerle dolar. Bazen bir nar ağacında, bazen bir portakal ağacında el sallar durur geleceğe, nar kırmızı, portakal sarı. Her ikisinin de içinde özel ayrı ayrı tatlar sulanır durur. Ufacık evimizin ufacık bahçesinde, çocukluğumdan kalma nar ağacı dedemden, Portakal ağacı babamdan yadigar. Biri dedemi, biri babamı çağrıştırdı gözlerimde. İnsan bu ölse de yaşıyor hatıralarda. dünyaya dikip bıraktığı bir ağaçta yaşıyor dört mevsimi. Çiçek açıyor, meyveye duruyor, güzel lezzetli meyveler olup peşinden gelen nesillere sunuyor tadını. Yaşamak ölümsüz olmak da, bu olsa gerek. Yarınlara bir şeyler bırakıp bu dünyadan göçüp gitmekten güzel ne olabilir ki. Ne güzel demişler. ''Rüzgar eken, fırtına biçer.''diye. Güle söyleye yaşamak varken, Bir lokma ekmeğimize zehir sürmek nedendir. Güçsüze yaşama hakkı vermemek için yarınların refahını yok etmek yakışmıyor insanlığa. Her varlık insandan korkuyor. Görünce kaçıyor. İnsan kendinden de korkuyor. Kendi neslini yok etmek için, aç kalmayı göze alıp silahlar üretiyor. Hırs aklın önüne geçmiş, bir uçurum gibi yükseldikçe yükseliyor yaşadığımız dünya denilen diyarda. Çok geziyorum ya bu gün gezerken ufacık bir koza buldum. Yağan yağmurda, açan güneşte rengi kararmıştı. İşlemelerinin arasında toz çamurlaşmışdı. Tiskinerek yerden kaldırdım. avucumun ortasına koydum. avucumda ısınmış olacak ki ufacık bir salyangoz uzattı başını. göz göze geldik. Korkmuş olacak ki kayboldu ufacık kozasında. Koza elimde bomboş kaldı sanki avucumda. bir süre beklesem de hiç çıkmadı kozasından. İşte insan ve hayvan. Üzüldüm. Üzüldüğümü ona anlatamasam da perişan bir halde aldığım yere bıraktım. Koşmaya başladım. Ben koşarken beni gören kuşlar uçtular. Gören köpekler havlayıp havlayıp kaçtılar. İşte insan dedim kendi kendime. Kendimden utanarak. nereye gittiğimi bilmeden koşarken bahçesinde odun kesen kadın beni gürünce ansızın, bir irkildi. düşüp bayılacaktı.
-Ödümü kopardın Mustafa diye bana sitemde bulundu. gönlünü almak için
-İrkilmek iyi derler. dedim utanarak
İnsan işte korkulan varlıklar olduk......!!! M. Yayla -Görele