Bir gün daha bitti. Dünden bir kaç dakika kısa. Yeni bir gece başladı şimdi dün geceden bir kaç dakika uzun. Hayat rüzgar gibi esip geçiyor. Takvim yaprakları gibi, Yaprak döken ağaçların yaprakları gibi yavaş, yavaş tükenerek biraz daha eskiyerek devam ediyor. Her varlık gibi insan denen fanide eskiyor. Dişler dökülüyor, dizlere protezler, kalplere stendler takılıyor. Acıları ağrıları biraz olsun hafifletsek de eskimeyi durduramıyoruz. Akıp giden günlerin girdabında bir günü daha tamamlanın yorgunluğu ile, bir gemi, bir tren, bir otomobil gibi uzaklaşıyoruz hayat limanından. Ardımızda mazi, önümüzde gelecek ilerliyoruz. Bu çileli ve meşakkatli yolda aç kalmamak uğruna emek harcayarak, terleyerek, muhannete muhtaç olmamak için zamana direniyor, bir dilim ekmek için bazen canlar veriyoruz. Alın terinin kutsal asaletinde kutsallaştırıp, helalinden kazancı baş tacı ediyoruz. Ne yazık ki, bazen, birilerine çelme takıp düşürmekten zevk alıyor, haksız kazançlar uğruna umutları yıkıp, anlamsız sorgusuz sualsiz infazlar yapıyoruz. Mizanı sağlayacakken adil olmayan darağaçlarında, günahsız insanları sonsuzluğun karanlık kuyularına atıyoruz. Bunun adına da adalet diyoruz. Adalet güçlülük ve para üzerinden dağıtılmaya başladığında mizan bozulur. Nasıl ''parayla saadet olmayacağı'' gibi Parayla da adalet olamaz. Haksızlığa uğrayarak adil yargılanmayanlar tarihin her döneminde yaşarken, onları yargısız infazla yargılayanlar unutulup gitmiştir. Zulmü yaşatanlar, zulüm ekenler. Parama biraz daha para katayım deyip günahsız insanlara çökmek çok günahtır. Bu günahın, Allah katında affı çok tartışma götürür. Gelelim bunları neden anlattım. Bende bilmiyorum desem yeridir. Hayat yolunda bazen böyle şeyler gerçekleşiyor. İster kabul edin, ister etmeyin bunun adına da imtihan diyorlar. İmtihanlarımız kolay olsun. Bir uzayıp bir kısalan günlerimiz mutluluklarla dolsun. Her düğüm çözülür. ''Enseyi karatmayalım..!
M.Yayla-Görele