Hep zor olandan kaçıp, kolay olanlara sığındık. Boş olmayacak gerçeklerin peşine düşüp, gerçeklerden uzaklaştık. Hep pahalı yaşamaktan mutluluk duyduk. Ahır kokuyor deyip ineği sattık. Ahırları yıktık. Tavukları sansar yiyor boşuna deyip,kümesleri güvenilir yapılar olarak inşa yerine kümesleri yıktık. Hep benim olsun başkasında olmasın deyip, paylaşmaktan uzak kıskanç ve fesat yaşantıların girdabına kaptırdık kendimizi. Köyleri yaşanacak yerler olmaktan çıkardık. Kasabaya bir kaç gün önce ceviz fidanı gelmiş. Hükümet meydanına dökmüşler. Kasabaya yetecek kadar fidanı yarım saat olamadan yağmaladılar. Alan bir değil iki değil kucak kucak alıyor. Sanki köyü dikecek.Hiç kimsede müdahale etmedi Neyse fidanı on onbeş kişi sahiplendi. kasaba meydanına da çamuru kaldı. Çamurlar arasında bir karış boyunda üç fidan buldum. Bir demet çiçek hassasiyeti ile aldım. Birini orada fidan alamamış birine verdim. Fidana baktı baktı
-Biter mi bu. dedi
-Dedim biter
İki fidancık elimde yürürken bir fidanlara bir de ganimetten payını alanların fidanlarıyla karşılaştırdım. Talancıların fidanları kol boyundaydı. taşıyamıyorlardı sanki fındıkları kesecekler ceviz dikecekler. İşte kasaba bu dostlar. hep benim olsun, kimsede olmasın. En pahalısını satayım. Böyle olduğu için ne çok göç veriyoruz. Çarşıda kimsecikler yok. İnle cin top oynuyor.Basireti bağlanmış insanlar yokluğun pençesinde kıvranmakta. Üç beş insanın huzur içinde yaşaya dursun kasaba koyun sürüleri gibi kocaman köpek sürülerinin esareti altında. Denizin kıyısına bir adım kasabada bir kilo balık yüz lira. Elbette balıkçılık zor meslek emek ister. Benim serzenişim onlara değil. Ne oldu bu balıklara. Yoksa hükümet meydanına dökülen ceviz fidanları gibi yağmalandılar mı.? Sahilden denize attığımız oltalar boş gelmezdi gençliğimde. Her şeyde bir bereket vardı. Fındık on ay devam ederdi. pazara hergün tonlarca fındık girerdi. Şimdilerde bir ayda bitiyor. Balıkta lezzet kalmadı..Temel kaptanın kol gibi mezgitleri bitti. Şimdi hamsi boyunda. O kocaman beş altı kiloluk kalkanlar yok artık. Hep pazardan alır oldu kasaba. Köyde çeşme var suyu her derde şifa, adamlar köye şişe suyu taşıyor. Çeşmeleri bile yıkmışlar. Çeşmeler vardı çanakları vardı.Çanaklarını çalmışlar. Bin bir çeşit elmamız olurdu. Elmalar kuruturduk günlerce şimdi ilaçlık elma yok bahçelerde. olsa ne olacak. Geçenlerde bahçelerde gezerken bir elma ağacının altında belki Yüz kilo elma çürümüştü. Bir kaç tane alayım dedim içlerinde çürümemişlerden. Haram mı? helal mı diye düşünürken almaktan vazgeçtim. İşte böyle dostlar. Kasaba can çekişiyor. İnşallah doğal gaz kanalları kazılıyor. Doğal gazla inşallah şenlenir kasaba. Yaşamak güzel şey. Yaşamak için de çalışmak gerek. Çalışmadan ,çalışacak iş olmadan doğal gazı evlere ceviz fıdanları gibi mi dağıtacaklar.? Üç beş kişi alacak bir kasaba bakacak mı.?...M.Yayla-Görele