Yaşamak denen şey, çocuk şekerleri benzeri, rengarenk kağıtlara sarılıp ellerimize tutuşturulan, tattığımızda ağzımızı biran tatlandıran eski bakkal amcaların sattığı,şemsiyeli şekerlerden farksız olduğunu anlıyor insan. Yaşamanın yavaş yavaş sinmeye başladığı zaman diliminde. O şekerimsi tatlı şeylerin bir zehir olduğunu anladığında, her şeyin bir hiç olduğu gerçeği ile karşılaşıyor. ''Aza koyar almaz, çoğa koyar dolmaz.'' karabasanlarında gel gitler yaşar durur. Bu uğraşlar içinde bazen küpler kırar, çok değerli hatıraları olan değerleri ,dünyalıklar uğruna yok etmenin hayallerini kurar. Bazen bu uğurda savaşları bile göze alacak kadar gözü kararır. Mazinin derinliklerinde zaman enkazı altında kalmış hatıraları, Bir tarihi eser kaçakçısı kurnazlığı ile çalıp, ıramanın yollarını arar. O eserler uğruna verilen savaşları, çekilen çileleri ,verilen canları unutur. Yokluğun pençesinde, imkansızlıklar uğruna hayatın baharında bir araba altında paramparça olmuş bir hayatı unutturur insana. Bunu yaparken de sefaleti ayaklar altına alıp, sefil hayatlar üzerinden rant devşirmeye girişir. Çocukluğumda annem bize kızınca bizi korkutmak için analık karı masalları anlatırdı. Sonra da derdi ki
-Yaramazlık yaparsanız beni üzerseniz ölürüm. O zaman babanız evlenir analık karı dünyanızı karartır. derdi. Annemin anlattığı o analık karı hikayeleri gözlerimizde büyür,annemize daha içten ve sevgi dolu hislerle yaklaşırdık. Ama hayatın girdabında bir aileye ana olmuş, anadan üstün olan analıkları tenzih ederim. İşte dostlar bu yaşam hikayeleri çok derin. Eşeledikçe romanlar yazmak lazım. Bir kaç cilt romanda almaz hani. Tadında bırakalım. Anlayanlar anladı zaten. Nokta koymadan önce güzel bir cümle ile bitirelim. Ne güzel söylemişler. Söylemişler ve her söylediklerinde de yaşamışlar. Hayata başlarken elimize tutuşturulan ilk önceleri tatlı, sonra zehire gark olan şekeri. Ne de oturdu bu cümle. Taşı oturttum gediğine.
''Ağlayanın malı, gülene hayretmez. Çıkar aheste aheste''. İlahı adalet budur işte. Özür dilerim. sözün fazlası abdala.....!!!
M.Yayla-Görele