Ağır, ağır yol alan bir gemi 2023 yılı da yolu yarıladı sayılır. Şunun şurasında dört gün sonra haziran limanına demir atacak. Ateş böceklerinin, çırçır böceklerinin, çığlık attığı, arıların bal için çiçeklere saldırdığı mevsim hazirana merhaba diyeceğiz. Pekmez mevsimine girecek, bakır tavalarda, cehennem alevlerinde dut ağaçlarının dibinde duttan pekmezler kaynatacağız. Hep düşünmüşümdür dut ağaçlarının ne kadar çileli hayat yaşadığını. Yapraklarıyla beslediği ipek böcekleri, yanarak ipeğe dönüşür. Meyvesi ipek böcekleri kadar ve beyaz, ipek böceklerinin kozaları boyutunda ballı ballı olsa da, O meyveleri de yanarak pekmeze dönüşür. Belkide dalları ellerimizin üzerindeki damar ağları gibi nereye uzandığı belli olmayan yollar gibidir. Çileden salkım saçak olmuştur. Bu kadar hünerli olsa da çiçek açmaz dut ağacı. Savana kadar yeşil yapraklarının dibinden parmak parmak boğumları gibi artar,olgunlaşır durur. Benim çocukluğumda her evin bahçesine, tahta kapının üç beş metre ötesine bir dut fidanı dikmek gelenekti. Ufacık evlerin kapıları açıldı mı güne, dut ağacı kucaklardı bizi. Boyumuz ona özenir, sevgimiz onunla ballanırdı. Annemin başındaki düğünlük, ibrişimden örülmüş iğne oyalı yazması, dut ağacının hatıralarındandı. Annem ona umut ağacı derdi. O dut ağacı bizi akşamları karanlık gemici feneri gibi yanan mum ışıklı odalarımıza uğurlar, sabahları bizi güneşin raks eden akislerinde maviden gök yüzüne uçururdu. Alçak dallarından aldığımız bembeyaz meyvesini ağzımıza attığımızda, gecenin dilimize saran is kokusu uçar gider. dilimiz tatlanır iştahımız açılırdı. Hele sıcak mısır ekmeğine katık edip yemenin tadına doyulmazdı. Babam ömrünün son dut mevsiminde, belki de bilerek, her dut döktüğümüz zaman, kendi elleriyle diktiği dut fidanının dutundan isterdi. Bir tepsiye koyar verirdim. Bir tepsi dutu ekmekle bir yerdi ki. O yerken içimde fırtınalar kopardı. Sanki son dut mevsimini yaşıyor gibi geliyordu bana. İçimde kopan fırtınalar yersiz değilmiş. Babam son dut mevsimini yaşıyormuş. Ama dut hala ayakta ve dallanıp budaklanmakta. Ölüme inat yaşamakta ve ballanmakda. yaprağı kozada, meyvesi tavada, Hatırası anne ve babamda, Umut ağacımız meyve yüklenmiş pıspıtırak çokta var. Pekmez yapmaya ramak var. Pekmez zamanı tava dibi yalamaya beklerim dostlar. Tava dibi yalamak ne güzel şey, tadını yalayan bilir.....M. Yayla-Görele
Anasayfa
Yazarlar
Mustafa YAYLA
Yazı Detayı
Bu yazı 186+ kez okundu.
DUTLAR OLGUNLAŞIRKEN
Ağır, ağır yol alan bir gemi 2023 yılı da yolu yarıladı sayılır. Şunun şurasında dört gün sonra haziran limanına demir atacak. Ateş böceklerinin, çırçır böceklerinin, çığlık attığı, arıların bal için çiçeklere saldırdığı mevsim hazirana merhaba diyeceğiz. Pekmez mevsimine girecek, bakır tavalarda, cehennem alevlerinde dut ağaçlarının dibinde duttan pekmezler kaynatacağız. Hep düşünmüşümdür dut ağaçlarının ne kadar çileli hayat yaşadığını. Yapraklarıyla beslediği ipek böcekleri, yanarak ipeğe dönüşür. Meyvesi ipek böcekleri kadar ve beyaz, ipek böceklerinin kozaları boyutunda ballı ballı olsa da, O meyveleri de yanarak pekmeze dönüşür. Belkide dalları ellerimizin üzerindeki damar ağları gibi nereye uzandığı belli olmayan yollar gibidir. Çileden salkım saçak olmuştur. Bu kadar hünerli olsa da çiçek açmaz dut ağacı. Savana kadar yeşil yapraklarının dibinden parmak parmak boğumları gibi artar,olgunlaşır durur. Benim çocukluğumda her evin bahçesine, tahta kapının üç beş metre ötesine bir dut fidanı dikmek gelenekti. Ufacık evlerin kapıları açıldı mı güne, dut ağacı kucaklardı bizi. Boyumuz ona özenir, sevgimiz onunla ballanırdı. Annemin başındaki düğünlük, ibrişimden örülmüş iğne oyalı yazması, dut ağacının hatıralarındandı. Annem ona umut ağacı derdi. O dut ağacı bizi akşamları karanlık gemici feneri gibi yanan mum ışıklı odalarımıza uğurlar, sabahları bizi güneşin raks eden akislerinde maviden gök yüzüne uçururdu. Alçak dallarından aldığımız bembeyaz meyvesini ağzımıza attığımızda, gecenin dilimize saran is kokusu uçar gider. dilimiz tatlanır iştahımız açılırdı. Hele sıcak mısır ekmeğine katık edip yemenin tadına doyulmazdı. Babam ömrünün son dut mevsiminde, belki de bilerek, her dut döktüğümüz zaman, kendi elleriyle diktiği dut fidanının dutundan isterdi. Bir tepsiye koyar verirdim. Bir tepsi dutu ekmekle bir yerdi ki. O yerken içimde fırtınalar kopardı. Sanki son dut mevsimini yaşıyor gibi geliyordu bana. İçimde kopan fırtınalar yersiz değilmiş. Babam son dut mevsimini yaşıyormuş. Ama dut hala ayakta ve dallanıp budaklanmakta. Ölüme inat yaşamakta ve ballanmakda. yaprağı kozada, meyvesi tavada, Hatırası anne ve babamda, Umut ağacımız meyve yüklenmiş pıspıtırak çokta var. Pekmez yapmaya ramak var. Pekmez zamanı tava dibi yalamaya beklerim dostlar. Tava dibi yalamak ne güzel şey, tadını yalayan bilir.....M. Yayla-Görele
Ekleme
Tarihi: 27 Mayıs 2023 - Cumartesi
DUTLAR OLGUNLAŞIRKEN
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.