Birkaç günlük güzel havalardan sonra, deli bir yağmur yağmaya başladı gece yarısı. Derinden gök gürledi. Çok uzaklardan gelen gök gürültüleri eskiden duyulduğunda büyüklerimiz ''Kar bölünüyor'' Derlerdi. Gerçekten de o gök gürlemesini ardından Yağmur kara döner, sabahla kar kucak kucağa evlerimizin önüne yatarlardı. Ufacık tahta kapıyı araladığımızda içeri deli bir rüzgar dalardı. İliklerimize kadar üşür titrerdik. O deli rüzgarla kar içeriye yağardı.Sormadan eşikten girer,kapının hemen ardındaki ufacık kapımızın sağanlığına yapışırdı. Ufacık ufacık serçeler, çıttirik Hasan diye at taktığımız göğsü kınalı topaç kadar kuş, bir tane yem taka bilmek için eşiğe konarlar beklerlerdi. Her türlü tehlikeyi göze alarak. Çünkü yaşamak dünyanın en zor uğraşıydı. Kar şiddetlenip etraf görünmez olunca, kar yerlerde dallarda çoğaldıkça içimde hemen bir tutku güneş açardı. Çıdık yapmak isterdim. Cıdık ne diye sorarsanız cıdık bir tür kuş avlamak için kurulan tuzak. İsterseniz gelin beraber çıdık yapalım. Belki bir kaç kara tavuk, Ali horozu yakalarız da patates, soğan güvenç yaparız kuzinenin fırınında. Çizmelerimi giyinip bahçeye doğru akarken bir fındık ocağının en uzun ışkının keser cıdığın en önemli parçası dikmesini hazırlardım. O ince işaret parmağı kalınlığında bir buçuk metre boyunda ışkının kalın yerini yontardım. en ucuna çentik yapar bir metre incecik ip takardım. ipin uçuna imlek atardım. ipliğin arasına serçe parmağı kadar incecik dil yapardım. Bu ilk parçasıydı cıdığın. sonra eşik yapardım eşiğin bir tarafını oyar bir tarafını da yere dikmek için bir karış çomaga serçe parmağı uzunluğunda ki iple bağlardım. buda cığın ikinci parçasıydı. Sonra en zor kısımı yapmak için ateşte fındık ışkını ısıtır burar eğmecek yapardım. ''U'' şeklin verirdim eğmeceğe. ve cıdığın parçalarını tamamlar Cıdığımı kuracak yer araştırmaya başlardım. Şöyle sesiz bir yerde karar kılar ve kardan arındırırdım cıdığın yerini. Uzun ışkını toprağa sokardım. sonra eğmeceği, Ters ''U'' şeklinde topraga gömerdim. Hemen altına bir karış eşiği derken eğerdim kocaman ışkını yay gibi, Dili eşiğe tuttururdum. İpi eşiğe imlek yapar sererdim. Bir baş mısır, çürük elmalar koyardım kuşlar gelsin diye. Karatavuk çürük elmaya, Ali horoz mısıra gelirdi. Bir dalardı Ali horoz mısıra, bir çığlık düşerdi cıdığın dikmesinde ipin uçun da döner dönerdi. Tutamazdık ellerimizi ısırırdı hep. Ali horozu tuzağa düşmesini kabülenmez, biz tuzağımızın mahareti ile öğünür, ellerimizin kanamasını görmezdik. Tipi deli deli yağarken bizim savaşımız daha bir başka devam eder giderdi. Ne acımasız hilelerdi bu yaşadıklarımız. Osman dayım dolma tüfeği ile sarmaşık tohumlarına gelen sürü sürü kuşlara iki de bir güm, güm atışlar yapardı. Bizler soğuklarda titrerken kuşlar cıdıklarda, Osman dayımın sarmaşık ağaçlarında ölümü tadardı. Yaşamak demek belki de bu olmamalıydı. Ama tuzaklar, Tüfekler var oldukça, bu yaşam savaşları tipiler yağarken de günlük güneşlik günlerde de son bulmayacaktı. Var mısınız tuzakları yapmasını unutalım. Silahları gömelim. Ne tuzağa düşen olsun. Ne kör kurşunlardan ölen olsun. Ölüm olacaksa bir tek ecelden olsun....!!! M:Yayla-Görele
Anasayfa
Yazarlar
Mustafa YAYLA
Yazı Detayı
Bu yazı 168+ kez okundu.
CIDIK
Birkaç günlük güzel havalardan sonra, deli bir yağmur yağmaya başladı gece yarısı. Derinden gök gürledi. Çok uzaklardan gelen gök gürültüleri eskiden duyulduğunda büyüklerimiz ''Kar bölünüyor'' Derlerdi. Gerçekten de o gök gürlemesini ardından Yağmur kara döner, sabahla kar kucak kucağa evlerimizin önüne yatarlardı. Ufacık tahta kapıyı araladığımızda içeri deli bir rüzgar dalardı. İliklerimize kadar üşür titrerdik. O deli rüzgarla kar içeriye yağardı.Sormadan eşikten girer,kapının hemen ardındaki ufacık kapımızın sağanlığına yapışırdı. Ufacık ufacık serçeler, çıttirik Hasan diye at taktığımız göğsü kınalı topaç kadar kuş, bir tane yem taka bilmek için eşiğe konarlar beklerlerdi. Her türlü tehlikeyi göze alarak. Çünkü yaşamak dünyanın en zor uğraşıydı. Kar şiddetlenip etraf görünmez olunca, kar yerlerde dallarda çoğaldıkça içimde hemen bir tutku güneş açardı. Çıdık yapmak isterdim. Cıdık ne diye sorarsanız cıdık bir tür kuş avlamak için kurulan tuzak. İsterseniz gelin beraber çıdık yapalım. Belki bir kaç kara tavuk, Ali horozu yakalarız da patates, soğan güvenç yaparız kuzinenin fırınında. Çizmelerimi giyinip bahçeye doğru akarken bir fındık ocağının en uzun ışkının keser cıdığın en önemli parçası dikmesini hazırlardım. O ince işaret parmağı kalınlığında bir buçuk metre boyunda ışkının kalın yerini yontardım. en ucuna çentik yapar bir metre incecik ip takardım. ipin uçuna imlek atardım. ipliğin arasına serçe parmağı kadar incecik dil yapardım. Bu ilk parçasıydı cıdığın. sonra eşik yapardım eşiğin bir tarafını oyar bir tarafını da yere dikmek için bir karış çomaga serçe parmağı uzunluğunda ki iple bağlardım. buda cığın ikinci parçasıydı. Sonra en zor kısımı yapmak için ateşte fındık ışkını ısıtır burar eğmecek yapardım. ''U'' şeklin verirdim eğmeceğe. ve cıdığın parçalarını tamamlar Cıdığımı kuracak yer araştırmaya başlardım. Şöyle sesiz bir yerde karar kılar ve kardan arındırırdım cıdığın yerini. Uzun ışkını toprağa sokardım. sonra eğmeceği, Ters ''U'' şeklinde topraga gömerdim. Hemen altına bir karış eşiği derken eğerdim kocaman ışkını yay gibi, Dili eşiğe tuttururdum. İpi eşiğe imlek yapar sererdim. Bir baş mısır, çürük elmalar koyardım kuşlar gelsin diye. Karatavuk çürük elmaya, Ali horoz mısıra gelirdi. Bir dalardı Ali horoz mısıra, bir çığlık düşerdi cıdığın dikmesinde ipin uçun da döner dönerdi. Tutamazdık ellerimizi ısırırdı hep. Ali horozu tuzağa düşmesini kabülenmez, biz tuzağımızın mahareti ile öğünür, ellerimizin kanamasını görmezdik. Tipi deli deli yağarken bizim savaşımız daha bir başka devam eder giderdi. Ne acımasız hilelerdi bu yaşadıklarımız. Osman dayım dolma tüfeği ile sarmaşık tohumlarına gelen sürü sürü kuşlara iki de bir güm, güm atışlar yapardı. Bizler soğuklarda titrerken kuşlar cıdıklarda, Osman dayımın sarmaşık ağaçlarında ölümü tadardı. Yaşamak demek belki de bu olmamalıydı. Ama tuzaklar, Tüfekler var oldukça, bu yaşam savaşları tipiler yağarken de günlük güneşlik günlerde de son bulmayacaktı. Var mısınız tuzakları yapmasını unutalım. Silahları gömelim. Ne tuzağa düşen olsun. Ne kör kurşunlardan ölen olsun. Ölüm olacaksa bir tek ecelden olsun....!!! M:Yayla-Görele
Ekleme
Tarihi: 07 Ocak 2023 - Cumartesi
CIDIK
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.