Gün döndü. Bir kaç gün başını dinleyip, ağır, ağır, damla, damla günler uzayacak, geceler kısalacak. Günler hep sabah şafakla, akşamlarda gün batımlarında uzayacak. Öğle vakti yine gemi direkleri gibi ortada sallanıp duracak. Yarım saat aşağı, yarım saat yukarı. Bazen fırtınalar esecek. Yanan bir mumu söndürmek istercesine saldıracak bir damla mumun alevine, Korkacak alev rüzgardan. Titreyecek. Söndü sönecek olacak. Ateş bu rüzgardan, ateş bu sudan ürker. Ateşi rüzgar boğar, su söndürür. Günü akşamların öldürdüğü gibi. Ama her ikisi de inatçıdırlar. Sönen mum tekrar yanar. Gecelere teslim olan gün tekrar doğar. Yeter ki kibrit bitmesin. Yeter ki güneş sönmesin. Kısaca her şey bir yazboz gibidir hayatta. Bir karalama defterinden farksızdır. Ağaçlar yaprak açar, bir bakarsınız döker. Kar yağar, yığılır, yığılır bir bakarsınız erir. Güneş batıya yürür batar, sonra tekrar doğudan doğar yürür, yürür. Al o kadar, ay da öyle. Tepelerden kopar, o da batıdan batar. Sanki güneşle yarışırlar. Yarışırlar da ay tutamaz güneşi. Hep peşinden koşturup durur. Bu koşuşturmaca da güneş mi ihtiyarlar ay mı bilemem ama, Bir bildiğim vardır. İnsan eskir. Bezi yırtılmış bir yelkenli gibi Rüzgardan, yağmurdan ,kardan üstüne düşeni alır. Zaman denen hayat denizinde bata çıka limana ulaşmaya çalışır. Gün dönümleri yıldan yıla tekrarlar da, İnsanların yıl dönümleri hiç geri dönmez. Hep ilerler gider. Taki bir çukura düşene kadar. O çukura düştü mü bir başka dünya başlar. O çukurun adını söyleyemem..! Hele o Çukurdaki sonsuzluğun adını yazamam. Zaten ben hiç bir şey bilemem ki. Bugün varım. Yarın fani.! M.Yayla-Görele
Anasayfa
Yazarlar
Mustafa YAYLA
Yazı Detayı
Bu yazı 270+ kez okundu.
BİLEMEM Kİ...!
Gün döndü. Bir kaç gün başını dinleyip, ağır, ağır, damla, damla günler uzayacak, geceler kısalacak. Günler hep sabah şafakla, akşamlarda gün batımlarında uzayacak. Öğle vakti yine gemi direkleri gibi ortada sallanıp duracak. Yarım saat aşağı, yarım saat yukarı. Bazen fırtınalar esecek. Yanan bir mumu söndürmek istercesine saldıracak bir damla mumun alevine, Korkacak alev rüzgardan. Titreyecek. Söndü sönecek olacak. Ateş bu rüzgardan, ateş bu sudan ürker. Ateşi rüzgar boğar, su söndürür. Günü akşamların öldürdüğü gibi. Ama her ikisi de inatçıdırlar. Sönen mum tekrar yanar. Gecelere teslim olan gün tekrar doğar. Yeter ki kibrit bitmesin. Yeter ki güneş sönmesin. Kısaca her şey bir yazboz gibidir hayatta. Bir karalama defterinden farksızdır. Ağaçlar yaprak açar, bir bakarsınız döker. Kar yağar, yığılır, yığılır bir bakarsınız erir. Güneş batıya yürür batar, sonra tekrar doğudan doğar yürür, yürür. Al o kadar, ay da öyle. Tepelerden kopar, o da batıdan batar. Sanki güneşle yarışırlar. Yarışırlar da ay tutamaz güneşi. Hep peşinden koşturup durur. Bu koşuşturmaca da güneş mi ihtiyarlar ay mı bilemem ama, Bir bildiğim vardır. İnsan eskir. Bezi yırtılmış bir yelkenli gibi Rüzgardan, yağmurdan ,kardan üstüne düşeni alır. Zaman denen hayat denizinde bata çıka limana ulaşmaya çalışır. Gün dönümleri yıldan yıla tekrarlar da, İnsanların yıl dönümleri hiç geri dönmez. Hep ilerler gider. Taki bir çukura düşene kadar. O çukura düştü mü bir başka dünya başlar. O çukurun adını söyleyemem..! Hele o Çukurdaki sonsuzluğun adını yazamam. Zaten ben hiç bir şey bilemem ki. Bugün varım. Yarın fani.! M.Yayla-Görele
Ekleme
Tarihi: 22 Aralık 2023 - Cuma
BİLEMEM Kİ...!
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.