Bahar bitti, yaz bitti, kış geldi. Buyduran soğukları ile paltolarımızın,parkalarımızın içine soktu bizi. Eskiden orlondan elde dokunan kalın kazaklarımızı giyinip kışa meydan okusak da,artık o kalın kazaklar yerini başka başka zamane giysilerine bıraktı. Anneme Dedem İstanbul'dan çuval dolusu kopuk yün örgü ipleri gönderirdi. Uzun kış gecelerinde o kopuk ipleri bir birine ekler yumak yapardık. Duvarda yanan gaz lambasının ışığında ufacık dınğıl kabaklar gibi kim kimden daha çok yumak yapacak diye yarışa girerdik. Yumaklar tamam olup çuvaldaki ipler tükenince, Annem iki şiş ile çeşit çeşit örnekler kurarak balıkçı yaka, süveter, hırka, hatta palto örmeye başlardı. Örnekli dışa gelen düğümleri hep iç kısımda bırakır, dışa gelen taraf örnekten başka bir şey görünmezdi. Önce önünü dokur, sonra arkasını ,kollarını derken bir gece büyük bir iğne ile parçaları birleştirirdi. Sabaha yakın horozlar ötmeye başladığında kime dokumuşsa onu kaldırır, heyecanla nasıl olduğuna bakar, sevinir sağa sola çekiştirirdi. Yorganın altından Annemle kardeşimi izlerken annem fark eder,
-Merak etme sana da aynısından yapacağım. On elim yok ya derdi.
Utanır başımı yorganın altına sokar hıçkırıklarla ağlardım. Çocukluk kıskançlıkları işte. Annem kızar kazağı kardeşimin üzerinden çıkarır.
-Senin ki dokunmadan giyinmek yasak deyip gönlümü alırdı. Ama benim hıçkırıklarım saatlerce sürerdi. Biz böyle büyüdük. Aç açıkta kalmadık ama hep en azıyla yetinmeyi bildik. Şimdi böyle değil. Şimdilerde çocuklar marka düşkünü, Elbette olsunlar, güzel giysiler giyinsinler de yarınlarını giyindikleri ayakkabılarla eskitmesinler. Yaşamak için güzel günler için de bırakırlarsa bir şeyler, mutlu yaşayacaklarına inancım sonsuz olur. Uykularım kaçmaz. Şimdilerde uykularım kaçıyorsa yarına olan güvensizliğimden. Yarına bir şeyler bırakmak yaşamanın gereğidir. Atalarımız ne güzel söylemiş; ''Ayağını yorganına göre uzat'', ''Ak akça kara gün içindir'' daha neler vardır hatırlayamadığım. İsraf haramdır. Tüketeceğimiz kadar tüketmek cimrilik değil geleceğimizdir. Özenmeyelim. başkalarına benzemeye değil, kendi vizyonumuzu kendimiz tayin edelim. Kendimize benzeyelim. Kendimize yakıştırdıklarımız hazinemizdir. Elma ağacı hiç armut verir mi. Armut ağacı elma ağacının yaprağını çalar mı? Köpek kediye, kedi kurda benzemek ister mi? Yanlış mı düşünüyorum. yoksa ben Çok mu karamsarım? M.Yayla-Görele