Bizim memlekette fındık toplandıktan sonra dalda kalan fındığa başak, O fındıkları tek tek derenlere başakçı denir. Başak haram mı, helal mi fetva veremem ama fındıktan sonra herkes bu geleneği sürdürüp gider. Başak etmek için iyi bir gerevosu olmalı başakçının bir tekleme gördü mü kocaman bir dalın tepesinde uzun saplı yine fındık dalından yapma gerevosuyla çeker alır heybesine atar teklemeyi. Birde başakçılar başak ederken fındığın iyisini kötüsünden ayırıp iyi fındıkları heybelerine atarlar, Heybeleri tez dolmasın,dolanırken lüzumsuz fındıklar ağırlık yapıp yormasın diye. Ben çok severdim başak etmeyi. Dallarda kalan fındığı ararken yeşili yeşilden ayırmak bana denizde oltayla balık tutmak kadar zevk verirdi. dikenli bir ocakta unutulmuş veya toplamaya cesaret edilmemiş bir dal bulunca keyiflenir karamuğunu kıra kıra heybeme doldururken umutlanır, kendime güven duyarak yamaçlarda daha çok daha çok fındık avlamak için döner dönerdim. Saatler sonra heybem dolardı. Üç beş kilo fındıkla yokuşlardan çıkar gururlu bir avcı edasıyla ben geldim derdim. Heybemi boşaltırken dip kısımları kırmızı pabuçları yeşil başakları ufacık harmanıma sererken akvaryuma salı vermiş balıklar gibi seyrederdim fındıkları. Sonra da derdim ki. ben başaklamasam sincaplar,fareler alıp gideceklerdi deyip,Tekrar heybemi kuşanır ver elini bahçeler derdim. Derlediğim başakları akşamları kabuklarından soyar ertesi gün kasabaya satmaya götürürdüm. Burnundan kıl aldırmayan bir adam kantara koymamı emrederdi. Eline kantarın topuzunu alır,Kantarın dilini indirir gözlükleri burnunun üzerinde dakikalarca ölçer biçer, sonra elini torbaya atıp bir kaç tane fındığı avucunun içinde kırar edalı bir yürüyüşle kasasını açar birkaç kağıt para ile üç beş tane metal parayı masanın üzerine koyarken nemrut bakışlarla çek git dercesine
-Her türlüsü de var ama olsun deyip iyi fındıkların çuvalına indirirdi. O zaman ki tüccarlar.Havalıydı,başlarına fotel şapka koyarlar,kasabanın ortasında kahve içerler köylüye bir başka gözle bakarlardı. Olacak bu ya başakçı ben tesadüfen o fotelli tüccarlardan olmasam da fındık tüccarı oldum.Nereden nereye.İlk elektronik kantarı ben koydum dükkana. Tam yirmi yıl yaptım aldım.sattım. Şimdiki fındık tüccarları o eski tüccarlar gibi değiller.İşleri güçleri birbirlerini takip etmek.Ben daha çok aldım.sen daha az aldın havasında yırtınıp duruyorlar. Onlar savaşırken birileri aynı benim başakları alan o fotelli tüccar gibi Bir bağırır onlara pir bağırır.
-Neden sivri kattın,neden nemli aldın
Diyeceğim şimdiki tüccarlar hep çok kazanma telaşında.Pahalı alıp pahalı satıp para kazanma telaşındalar. Bilmiyorlar ki.''Hırsları akıllarının önüne geçince Uçurumdan aşağı güm diye düşüyorlar. ''Her şey aslına rücü eder derler'' ama ben başak değil tüccarlığı bir defa daha denemek için yola çıktım. Ya başakçı ya da tüccar derler. Şansım mı? yüzde elli, yüzde elli....M.Yayla-Görele