Ağaç gibi olma derler. Yanlış bir cümlecik. Günümüze hiç uymuyor.
Düşündüm ağacı bir an.
Ağaç dimdik. Kökleri toprağa, dalları buluta uzanır. Yağmur yağmasını beklemez, kökleriyle kendine can veren suyu arar el yordamıyla. Yağmur yağarsa ıslanır. İki ucundan da, bir toprağa, bir buluta. Uzar, uzar. Kuruyana kadar. Ama yaşarken hiç taviz vermez. Aslını inkar etmez. Yaprağı, çiçeği meyvesi, tadı, hiç değişmez. Her yıl aynı döngüleri yaşar durur. Hep sunar. Bir de unutuyordum hiç pes etmez. Dalını rüzgar kırsa, kırıldığı yerden yine sürer. Kesseler dibinden yine biter. Azimlidir. Sonbaharda herşeyini yitirse de baharı bekler. Yanında ki ağaca hiç özenmez. Meyvesine, çiçeğine, yaprağına fesatlanmaz. Kuşlara gel benim dalıma kon, arıya gel benim çiçeğimden bal yap, insana benim meyvemden ye demese de, ona verilen tat, lezzet onun cazibesidir. Ona olan değerdir. Kısacası ağaç gibi olmakta güzeldir. Aslını bozmadan dik. Kuruyana kadar yaşamak, kuruduktan sonra tekrar yaşatmak için tohum olmak yeniden, yeniden bitmek içindir tüm çabası. Bazen incir çekirdeği, göz yaşı, ufacık fındık kadar bir sandıkta aslını saklayıp toprağa düşmeyi bekler.Toprağa düşmeyi beklerken bile yaşar. Toprakta ona can vermek için bekler. Şimdi ağaç olmayı istediniz değil mi.?
M.Yayla-Görele