1922'den günümüze yazınımızda birçok "Kurtuluş Savaşı" romanı yazıldı. Az bir emekle neredeyse yüze yakın roman saptayabiliriz bu önemli konumuzla ilgili.
1940'lara dek Halide Edip Adıvar'ın Ateşten Gömlek'i, Ercüment Ekrem Talu'nun Kan ve İman'ı, Aka Gündüz'ün Dikmen Yıldız'ı, Agah Sırrı Levent'in Acılar'ı, Mehmet Rauf'un Halas'ı, Burhan Cahit Morkaya'nın İzmir'in Romanı, Hilmi Ziya Ülken'in Posta Yolu... romanları buluşmuş okuyucuyla. Bu yazarlara baktığımızda ortak özellikleri "Kurtuluş Savaşı'mızla" yaşamlarının kesişmesi...
1950 sonrası çoğunca yaşamları "Kurtuluş Savaşı"mızla kesişmeyen, Cumhuriyet kuşağı olarak yetişen yazarların konuya eğilerek önemli yapıtlar üretmesi.
İlhan Tarus'un Var Olmak, Hükümet Meydanı, Vatan Tutkusu üçlemesi; Samim Kocagöz'ün Kalpaklılar, Doludizgin ikilemesi; Tarık Buğra'nın Küçük Ağa'sı, Kemal Tahir'in Yorgun Savaşçı'sı, Hasan İzzettin Dinamo'nun sekiz ciltlik Kutsal İsyan'ı, Erol Toy'un Toprak Acıkıca'sı, Attila İlhan'ın Sırtlan Payı, Gazi Paşa'sı, Zebercet Coşkun'un Haçin'i, Talip Apaydın'ın Toz Duman İçinde, Vatan Dediler, Köylüler üçlemesi... yazarken usuma ilk gelen romanlar.
Kurtuluş Savaşı'nın dış düşmanlara, onlarla işbirliği yapan iç düşmanlara karşı elde edilmiş büyük bir utku olduğunu biliyoruz. Köy kökenli, Köy Enstitülü önemli bir yazar, ozan olan Talip Apaydın'ının "Kurtuluş Savaşı" üçlemesi köylülerimizin, Anadolu insanının iç, dış düşmana karşı direnişinin, azdan çoğa doğru örgütlenişinin romanıdır.
Romanda düşmana karşı bağımsızlık savaşı direnci mayalanırken yazar bir yandan da 1918'den günümüze Türk köylüsünün devlet içindeki yerini, gelişimini, nice kahramanlarımızla ilişkisini de aktarır. Kendi deyişiyle, "Belki bir hesaplaşma bu; sömürücü sınıflarla, aydınlarla ve yöneticilerle..."
Talip Apaydın Toz Duman İçinde, Vatan Dediler, Köylüler üçlemesini on altı yıl askerlik yapan Birinci Dünya Savaşının, Kurtuluş Savaşı'nın tüm cephelerinde tetik çeken yaralanan, köye dönen, topraksız kalan, ekmeksiz kalan babasından dinlediklerinden yola çıkarak kotarmış.
"Bu romanlarımı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temelinde kemikleri, kanı ve teri bulunan, bugün çoğunun adı bile bilinmeyen o unutulmuş insanların anısına sunuyorum. Onlardan birisiydi benim babam."
Romanın girişinden: "1919 yılının yaz ayları, Uşak kasabası yakınlarında Tacım köyü... Ansızın bir rüzgar çıktı. Sokaklarda bir o yandan bir bu yandan esti. Yolların tozu küllüklerin külü havaya kalktı. Çeşmenin önündeki yaşlı dut ağacının dalları kırılacak gibi o tarafa, bu tarafa savruldu... Tavuklar tüyleri kabara kabara kuytulara, kümeslere koştular... Bacaya geçirilmiş boş bir teneke, önce düz toprak damda sürüklendi, sonra gürültüyle sokağa düştü, tangur tungur gitti. Kirli bir kedi tenekenin sesinden ürküp kaçtı. Köyün önündeki harmanlar toz duman içinde kaldı... Döğen sürenler döğenleri bıraktılar. Kimisi olduğu yerde çömelip yüzünü gözünü sakladı. Kimisi koşup kağnıların altına saklandılar.
On yaşlarında bir çocuk, elinde boyundan büyük değneği, öküzleri sulamaya götürüyordu. Durup gözlerini oğuşturmaya başladı.
Çeşmenin suları sağa sola savruluyordu. Öğle sonuydu, caminin kapısı açıldı. Önce Molla Mahmut, arkasından birkaç kişi çıkıp yürüdüler. Molla Mahmut sinirliydi. Dişlerini sıktı.... Hırsından sesi boğuluyordu. Esmer yüzü kas katıydı. Haceli yanına vardı.
- Yavaş ol Mamıt, dedi. Duyarlar şimdi arkideş, yavaş ol. "
Romanda Mahmut'tan, Haceli'den başka birçok kişi var: Kadir Ağa, Hasan Emmi, Kır Ali, İmam Zifer Efendi, Molla Mahmut'un anası, Hacer, Murat, Çopur Hamdi, Kasım, Seyit Hoca, Topal Hüseyin, Kezban, Parpar Ahmet, Kökezli Ali, Tacımlı Kel Hamit, Abdullah, Yunan Subayı, Yunan Mangası, Yanaşma Mustafa, Hasibe Kadın, Zeynep, Zelha, Kara Zühtü, Engizin Aşır, Sağır Hasan, Yan Bilal, Ağzı Açığın Halil, Nuri Efendi, Ayşa Kadın, İbrahim Bey, Ak Osman, Zaptiyeler, Mültezim, Testici Bayram...
Kalabalık roman kişileriyle ilk örgütlenmenin, düşmanla ilk karşılaşmanın sayfa sayfa işlendiği Toz Duman içinde... okunmayı bekliyor.