Sürmene. Bıçağıyla tanınmıştır. Kemençecileri, horancıları da vardır. Belediye'ye yakın çalışma yerinde "Sürmene kemençeleri" yapan Hasan Sancak yurt dışına da kemençe satar.
Bir salı günü: gezdim Sürmene'yi. Pazarıydı. Pazarı, tüm ilçelerimizin pazarı gibiydi. Köylerden getirilen iri iri darı ekmekleri ilgimi çekmişti. Bıçak. Bıçak için gelmiştim Sürmene'ye. El işi Sürmene bıçağı arıyordum. Bulamadım... Bir İki yaşlı usta kaldığını söyle diler... Çaykara. Çok okumuşu vardır. Eğitime önem verirler. Doğal güzeli Uzungöl buradadır. Yıllar önce doğal görünümü yerindeydi... Trabzon'un en çok gezgin çeken yeri olduğundan son yıllarda iyice uzaklaştı Uzungöllüğünden. "Kârın, rantın, varsıllık hırsının kurbanı" olmakta. Çaykaralılara, Trabzonlulara, Karadenizlilere, buranın yaşayanı köylülere iyice "yabancılaştı Uzungöl. Buranın yaşayanları artık giremiyor Uzungöle. Yaşayamıyor Uzungölü, İzleyemiyor, koklayamıyor... Varsıl yabancıların, Arapların oldu Uzungöl... Çok pahalı yer oldu. Uzungöl Uzungöl'e yabancılaştı...
Maçka. Ne çok da yazarı, ozanı var. Eyuboğulları... Ahmet Özer. Dostum, Fatih Eğitim Enstitülü Ahmet Özer...
Tonya. Vakfıkebir'den o karı yirmi kilometre. Horan yurdu. Düzeyli kemençe yapan "ustası" var. Yayla çiçeği kokulu tereyağı cana can katar... Tonya'ya çıksam. Yusuf Kurt'u bulsam. "Horan Öğretim görevlisi" Yusuf Kurt'ü. Toplasa arkadaşlarını. Kemençeciyi, davulu, zurnayı.. Bir horan kursalar bize Tonya'nın küçücük alanında. Küçücük alanda, alana sığmayan büyük horan kursalar... Kadırga'da oynadıkları gibi, otçu göçlerinde oynadıkları gibi... Doya doya seyresek... Kollarında seksenlik Tonyalı amcalar, ağabeyler de olsa... Unutulmaz saatler yaşasak...
Boztepe. Boztepe Mahallesi. Meydan'dan yukarı giden yol oraya çıkar. Mahallenin
yukarısı Boztepe'dir. Eğitim Enstitüsüne başladığımda arkadaşlarla ev tuttuk burada. Öğrenciye pek de ev verilmediği yıllardı. Kahve işleten bu saygın kişi vermişti bize alt katını. Kendisi Üstte oturuyordu eşiyle kızlarıyla... İlkokul vardı yakınımızda. Oradan aşağı inerdik Fatih Eğitim Enstitüsüne, yürüyerek: Hayrettin Günay, Ahmet Hamdi Kara, Ahmet Görgülü, Nedim Kaplan... Nemlioğlu Konağı Fatih Eğitim Enstitüsüydü... Dergisi, yazarları vardı... Fatih Eğitim Enstitüsü kökenli yazıyı gençlik ilgisi görmeyerek sonuna dek sürdürenler: Ahmet Özer, Raif Özben, Rıza Zelyut, Seyyit Nezir, Fahrettin Demir, Güner Yalçın, Nuri Aksakal, Türkay Korkmaz, Haluk Yolsal, Yaşar Bedri, Zekeriya Saka, Ali Mustafa, İbrahim Dizman, Ahmet Yıldız, Şinasi Tepe, Mehmet Kuvvet, Keramettin Çetin, Hayrettin Günay...
Boztepe'yle sürsün Trabzon gezimiz. Sınav döneminde yazın evden çıkarak yukarıya Boztepe'ye ulaşırdım. Ders çalışacağım, bir masada, yukarıdan Trabzon'a, Karadeniz'e bakarak...
Bir ara martılara ilişti gözüm. Dönüp duruyorlardı... Köy, ev, eşim Rafet geldi usuma. Dizeler döküldü deftere. Sonradan Bursa Eğitim Enstitüsünün dergisi Alkım'da çıkacak, 2010'larda Anadolunun Sıcak Yüzleril / Giresun/ Hayrettin Günay TRT izlencesinde bana okutacaklardı, pelikanımla yazdıracakları dizeler:
MARTILAR
Tez elden bir haber atın yarime
Dışı gibi içi de ak martılar
Sensiz yapamıyor bitiyor deyin
Derdim dediğimden de çok martılar
Ben onunla birlikken tam özgürdüm
O bana yoldaştı baştı mantılar
En güzel şeylerden tat almaz oldum
Özlemim dağları aştı martılar
Düşlerimde o var düşüncemde o
Sevgisi beni de aştı martılar
Dün gece inceden yağan yağmurlar
Gözlerimden akan yaştı martılar
Balıkla su denizle sen gibiyiz
Kapınıza düştüm yarım martılar
Aşıp engelleri bir haber atın
Her şeyim o benim karım martılar