Selam. Hoş beş. Suntaları boşaltıyorlar. Yakın bir yerde "şiş" yiyoruz. Sami Adana'ya boş gitmek İstemiyor. Yük bulmalı. Aracın boş gitmesi "zarar" demekmiş. Eynesilli sürücü soğan bulmuş. Yükleyecek, geri dönecek Eynesil'e.
Sami soruyor soruşturuyor. Kamyoncular kooperatifine uğruyor. Maden varmış. Mersin'e gidecek. Oraya geçiyoruz. Yüklüyorlar. Malatya yoluna vurduk. Malatya kayısısıyla tanınıyor. Bana göre Arguvan. Arguvan türküleriyle... Çok sert bir havada geçiyoruz Malatya'yı. Şimşekler art arda. Yağmur bardaktan boşanırcasına. Doğanşehir, Gölbaşı, Pazarcık. Kahramanmaraş yol ayrımı. Gaziantep yol ayrımı. Nurdağı, Bahçe, Düziçi. Toprakkale. Osmaniye yol ayrımı. Adana, Tarsus, Mersin. Liman. Uluslararası taşımacılık şirketi. Kamyonlar... Giren çıkan belli değil... Sıra bize geliyor. Boşaltıyorlar madeni... Geri dönüyoruz Adana'ya. Sami biliyor aracı nereye çekeceğini. Çoğunca kamyoncuların olduğu bir yer. Kıyısından raylar geçiyor...
Hocam, hamam var yakında, yıkanalım, yol yorgunluğunu atalım, diyor Sami. Yıkanıyoruz, dingin, dinlenmiş çıkıyoruz. Adana sıcak mı sıcak... Bir kebapçıdayız. Çorba. Adana şiş.
Ben acısız olsun, diyorum. Demesem yanacak ağzım. Acılı buralarda şiş, Adana şiş...
Araçta geceliyoruz. Sıcak ama uyuyabildik...
Sabaha yakın saat üçte gideceğiz karpuz yüklemeye. Böyleymiş yol yöntem. Yola çıkıyoruz... Salt ikimiz değil. Giderek karpuza giden kamyon katarı oluşuyor. Ceyhan toprağından yüklenecek karpuz... Yolda karpuza gidenlerin tartısı var. Kamyon tartılıyor. Dönüşte karpuzlu olarak da tartılacak...
Uçsuz bucaksız karpuz tarlaları. Aralarda ağaların, çavuşların oturduğu gölgelikler var. Sami'yi hoşluyor tarla sorumlusu. Tarlayı gösteriyor. Geri geri giriyor araç tarlaya. Karpuzları doğulu işçiler belli yerlere yığmışlar toplayarak. Kısa sürede dolduruyorlar kamyonu. Aşağıdan atanlar, kamyonda tutanlar. Yükleme işi böyle. İlk kez, belki de son kez tanık oluyorum...
İkişer karpuz da bize veriyorlar, seçin alın, diyerek. Gözümüz aç mı ne, en irisini seçiyoruz.
Adana'nın yolları taştan
Aman sen çıkardın beni baştan
Hem anadan hem gardaşdan
Aman Adanalı canım Adanalı
Ben sana yandım kibar Adanalı denilmiştir. Adana'yı Yılmaz Güney'in Umut'undan Orhan Kemal'in Eskici ve Oğulları'ndan, Vukuat Var'ından, Hanımın Çiftliği'nden,
Kaçak'tan... biliyorum. Yaşar Kemal'in kimi romanlarından...
Dönüş yolundayız... Toroslar... Pozantı. Gülek Boğazı. Tünel... Niğde... Yeşilyurt. Kayseri. Sarıkaya. Yozgat. Alaca. Çorum. Merzifon.. Havza'ya doğru sabaha yakın... Küçük barakalar var yol kıyılarında... Menemenciler... Sami tutturdu yiyelim, diye. Girdik. Oturduk.
Daha çok kamyonların uğradığı yerlermiş. Küçük bir tavaya bol tereyağı koydu adam. Soğan doğradı ince ince. Azıcık soldurdu soğanları. Domatesleri doğradı. İyice pişirdi. İki yumurta kırdı üstüne... Verdi önümüze... Evde yaptığımız gibi...
Havza, Kavak, Samsun, Çarşamba, Perşembe, Ordu, Giresun, Espiye, Tirebolu, Görele...
Eve girdim. İlkin bir buçuk yaşındaki torunum Rabiasu'yu kucakladım... Kucağıma aldım. Öptüm..