Siz hiç “nalıncı keseri” diye bir alet duydunuz mu?
“Hep içe doğru yontacak biçimde yapılmış keser” diye tarif edilir, sözlüklerde.
Bu keserden türemiş, “Nalıncı keseri gibi hep kendine yontmak” diye bir de deyimimiz vardır.
Şimdi bu deyimi haklı çıkartacak şöyle bir mizansen düşünelim.
Örneğin, bir basın toplantısında yandaş ve yalaka bir gazeteci Reis’e soruyor:
-Efendim, HDP’nin Diyarbakır Dicle Belediye Başkanı Felat Aygözen CHP’ye geçmiş, bu konuda neler söylemek istersiniz?
-Ben her zaman diyorum ya... Bu Ce Ha Pe var ya bu Ce Ha pe…Bu Bay Kemal var ya, bu Bay Kemal, onlardan her şey beklenir! Bunlar teröristlerle el ele, kol kola… Alın birini, vurun ötekine. Aralarında hiçbir fark yok. Ha Ce Ha Pe, ha He De Pe!
Bu arada Diyarbakır milletvekillerinden biri Reis’e sesleniyor:
-Efendim, arkadaş yanlış istihbarat almış. Adam, Ce Ha Pe’ye değil, bizim partiye geçmiş!
Reis:
-Ya, öyle mi? O zaman iş değişir. Ben zaten her zaman diyorum. Kürt kardeşlerimi malum terör örgütüyle aynı kefeye koymamak lazım. Onlar başımızın tacıdır. Partimize geçen HDP’li belediye başkanı arkadaşımız bizim kardeşimizdir. En kısa zamanda yakasına parti rozetimizi takmaktan onur duyacağım. Kardeşimize, partimize hoş geldin diyor, vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını diliyorum!
Sonuç olarak…
Eğer İYİ Partili veya CHP’li iseniz, HDP’lilerle tesadüfen de olsa bir kez yan yana geldiniz mi, yandı gülüm keten helva!
Ne teröristliğiniz kalır, ne de vatan hainliğiniz.
Ama bir HDP’li kapağı AKP’ye atarsa...
Tüm günahlarından arınır, sütten çıkmış AK kaşık olur!
“Nalıncı keseri gibi kendine yontmak” işte böyle bir şeydir!
***
HASPAYA DA YAKIŞIYOR!
Nasrettin Hoca camide vaaz vermektedir:
– “Sakın ola karınız, kızınız süslenip püslenip, açık saçık kıyafetlerle sokağa çıkmasın.”
– "Ama hoca senin kız hepsini de yapıyor”, diye biri itiraz eder.
Hoca cevap verir:
– “Ama haspaya da yakışıyor değil mi?”
Kıssadan hisse.
Reis, HDP için:
-Bunlar teröriiist! Ce Ha Pe ve İYİ Parti bu teröristlerle el eleee… kol kolaaaa...
CHP ve İYİ Parti’den gecikmeden cevap gelir:
-HDP Diyarbakır Dicle Belediye Başkanı sizin partiye geçmiş, ya buna ne dersin?
-Ha, o başka! Ama partimize de (AKP) yakışıyor, değil mi?
***
“AK”LAMA!
E, adı üzerinde AK!
“Balgat Ağası”nın söz verip de unuttuğu (!) Tursilli, Persilli, Omo’lu AK’lamayı…
Onlar kendi içlerinde hallediyorlar!
Ama nasıl?..
“Balgat Ağası”nın düşünüp de unuttuğunun tamamen aksi istikametinde!
Uyuşturucudan, altın kaçakçılığından “kara para” AK’lama…
Devleti soyan hırsızları, soyguncuları, uğursuzları AK’lama…
“Bakara-makaracı”ları AK’lama…
“Ne yaptı isek, onun emriyle yaptık” diyen bakan eskisini AK’lama…
Reza Zarraf’a, “Önüne yatarım” diyen bakan eskisini AK’lama…
“Saatçi Bakanı” AK'lama…
Kendi bakanlığına mal satan bakanı AK’lama!
“Ankara’yı parsel parsel satanı” AK’lama…
Dün FETÖ’ye methiyeler düzenler kendi partilerinden ise, onları AK’lama…
Dün terörist dediklerini (HDP), kendi partilerine geçince AK’lama…
Aklınıza ne geliyorsa…
Hepsini gördük elhamdülillah, şu son 20 yıl içinde, AK’lama adına!
Allah’ım sen mukayyet ol aklıma!
***
MÜFLİS TÜCCAR…
RTE, son zamanlarda yine “Çözüm Süreci”ni dillendirmeye başladı.
Diyarbakır meydanında halka hitap ederken, konuya ilişkin şunları söylemiş:
"Çözüm sürecini biz başlattık. Çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık. Bunların art niyetleri, gizli gündemleri sonlandırdı."
Müflis tüccar, eski defterleri karıştırırmış, derler ya…
Buradan da anlaşılıyor ki…
Bizimkisi, “çözüm süreci” ni yeniden telaffuz ederek, ilk sayfayı açtı.
Pek yakında sıra, "Bitsin artık bu hasret" sayfasına gelirse, hiç şaşırmam!
***
“BİJİ SEROK ERDOĞAN!”
Ha bu arada RTE’nin Diyarbakır’da; “Biji Serok Erdoğan” tezahüratı ile karşılandığını
da belirtelim.
Dün:"Biji Serok Ahmet"...
Bugün:"Biji Serok Erdoğan!"
Yorumumuzu, RTE’nin meşhur lafıyla yapalım:
"Kadere bak kadere, kimler kimlerle?"
***
“KAPI KAPI DOLAŞIN!”
AKP Genel Başkanı RTE, parti teşkilatlarına, “2023 seçimlerine kadar‘kapı kapı dolaşın” talimatı vermiş.
“Emir, demiri keser”, dolaşsınlar bakalım.
Lakin çok merak ediyorum, halka ne diyecekler?
Örneğin benim kapıma geldiklerini düşünelim:
-Selamünaleyküm Hocam!
-Aleykümselam!
-Reis’in size selamını getirdik. Şu hediyesini de (bulgur, makarna, salça, çiçek yağı, çay…) lütfen kabul buyurunuz!
-Allah’ın selamıdır, başımız üstüne de… Allah, Allah, Reis beni nereden tanıyormuş ki?
Hediye kendi cebinden mi, devlet hazinesinden mi? Hem sonra, ben “illet, zillet, çöp, çukur, vatan haini” dediklerindenim! Yani İYİ Parti’liyim!
-…………???!!!
-Hediye için teşekkürler, ben almayayım! Yalnız aklıma takılan bazı sorular var, sırayla sorayım mı?
-Sorun efendim!
-İlk sorum: Ben 1.dereceden 3000 ek göstergeden emekli bir memurum. Bize 3600 ek gösterge sözü vermişti, ne oldu bu söz? Aha, bu da o sözün belgesi!
-Şey efendim, 2023’de inşallah!.. Peki, diğer sorularınız?
-Hımmm…inşallah, maşallah, illallah, fesuphanallah! Diğer sorularımdan vaz geçtim. Kusura bakmayın, eski masalları dinleyecek vaktim yok, lütfen başka kapıya; haydi güle güle...
***
“ÇINAR RÜYASI”!
Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşuyla ilgili, meşhur bir “Çınar Rüyası” öyküsü vardır.
Gerçekle ilgisi olmasa da, milli duygularımızı okşadığı için nesillerden nesillere anlatıla durur, biz de keyifle dinleriz.
Özetle şöyledir:
“Osman Gazi rüyasında Şeyh Edebalı'nın koynundan bir ayın doğup, kendi koynuna girdiğini ve göbeğinden çıkan bir ‘ÇINAR AĞACI’nın bütün dünyayı kapladığını görür. Uykudan uyanınca rüyasını Şeyh Edebalı'ye anlatır. Bilecik ve civarının saygın din adamlarından Şeyh Edebalı, rüyayı; ‘Oğul Osman Gazi, sana müjdeler olsun. Yüce Allah sana ve nesline padişahlık verdi, kutlu olsun. Ayrıca benim kızım da senin eşin olacak’ diye yorumlar.”
Sonrası malum.
Oğuzlar’ın 24 boyundan biri olan Kayı aşireti, önce devlet sonra da imparatorluğa doğru hızlı bir gelişme göstererek, üç bir kıtaya yayılır, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük devletlerinden biri olan Osmanlı İmparatorluğu doğar.
Bu olayı niçin anlattık?
Tabi, durup dururken değil!
Efendim, kraldan çok kralcı “Balgat Ağası”, Cumhurbaşkanı seçilişinin üçüncü yıl dönümü dolayısıyla RTE’ye bir “çınar fidanı” hediye etmiş.
Olabilir, ne var bunda diyebilirsiniz.
Haklısınız.
Biz de bunda bir anormallik görmüyoruz, normaldir.
Amma ve lakin…
Hediyeyi takdim konuşması beyin yakan türden.
Nitekim şu sözler resmen beynimi yaktı:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ve Zat'ı Devletleri'nin Cumhurbaşkanı seçilişinin üçüncü yıl dönümünü gönülden kutluyor, yeni bir ‘ÇINAR RÜYASI’nın tezahür etmesini (ortaya çıkmasını) temenni ediyorum."
Breh, breh, breh…
Lafa bak hizaya gel!
Yüz seksen derece dönekliğin…
Yağlama, yıkamanın...
Kraldan çok, kralcı olmanın…
Bu kadarına da pes doğrusu!
Daha dün:
“İki yanlıştan bir doğru çıkmaz, tekeden süt sağılmaz, balda tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz, Recep Tayyip Erdoğan'dan da Cumhurbaşkanı olmaz. Siyasi görüşü, fikri aidiyeti mezhebi ve yöresi ne olursa olsun, ister AKP'li, ister MHP'li, ister CHP'li olsun, her vatan evladı Cumhurbaşkanı olabilir, ne var ki Erdoğan olamaz, milletin terazisi bu sıkleti çekmez.” (8 Nisan 2014) diyerek, yeri göğü inleten Ağamız…
Şimdi de çıkmış, RTE’nin şahsında “Yeni bir ÇINAR RÜYASI” (İmparatorluk rüyası) ortaya çıkmasını temenni ediyor!
Yani, “ebcet hesabı” gibi akla ziyan çıkışlarıyla ünlü Beştepe'nin dış kapısının dış mandalına göre yeni hikaye şöyle başlayacak:
“Tayyip Gazi rüyasında, şeyhinin koynundan bir ayın doğup, kendi koynuna girdiğini ve göbeğinden çıkan bir ‘ÇINAR AĞACI’nın bütün dünyayı kapladığını görür. Uykudan uyanınca rüyasını Şeyhine anlatır…”
Sonra, yukarıdaki gerçek öyküsünden uyarlama yapılarak devam edecek.
"Başörtülü bacım" sloganı bayatladı.
“Din, iman, Kur’an, Ayasofya…” artık prim yapmıyor.
“Apo ve biraderi Osman” daha önce denendi, olmadı.
Mevlana’nın dediği gibi:
“Dünle beraber gitti, cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”
Yani demem o ki;
Seçimlere az bir süre kala böyle bir "çınar rüyası"na (T.İ.=Tayyipli İmparatorluğu) hazır olalım!
***
MİLLETİN MALI (!)
Öff..Sıcaklar iyice bastırdı.
Şöyle bir Okluk Koyu yapsak nasıl olur, acaba?
AKP'li Mahir Ünal, orası Cumhurbaşkanı’nın değil, milletin malı demiş de!
***
EDEN “BULU”R!
Boğaziçi Üniversitesi'nin üfürükten teyyare rektörü, nihayet görevden alınmış.
Eden "BULU"r dünyada,cezasız kalmaz!
***
“SİYASİ HIRSIZLIK”
AKP Genel Başkanı RTE;
"Her türlü siyasi hırsızlık kötüdür!" demiş.
Hele bir de, "Atı alıp Üsküdar'ı geçen" türdense!..
***
15 TEMMUZ ÜZERİNE…
BEŞİ BİR YERDE!
“15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü”nün 5.seneyi devriyesinde demokrasi adına canlarını veren şehitlerimizi rahmetle anarken…
Fırsat bu fırsattır diyerek…
Hazır yasak-masak da yokken…
Kulak ağrılarına...
Kıl dönmelerine...
Terör bahanelerine...
Yurt dışı gezilerine...
Son iki yıldır da pandemiye kurban giden...
“Ulusal Egemenlik ve Çocuk”, “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor”, “Zafer” ve “Cumhuriyet" bayramlarımızı da şöyle ağız tadıyla bir arada kutlayalım gari, dedik:
Fena mı yaptık?
***
MEŞUM GÜN
KARGA, kendisini besleyenin gözünü oymaya kalkışırken...
Gariban mehmetçiklerin ve vatandaşların kim vurduya gittiği meşum bir günün adıdır, 15 Temmuz!
***
İŞTE 15 TEMMUZ’UN ÖZETİ
Bir, 96 yıl önceki şu öngörüye bakınız:
“Ey millet! Biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat, medeniyet tarikatıdır” (30.8 1925, Mustafa Kemal Atatürk)
Bir de, bugüne:
“Ne istediler de vermedik? Aldatıldık, kandırıldık.Allah da, milletimiz de bizi affetsin!!”
15 Temmuz’un özeti budur!
Fazla söze gerek var mı?
***
GÜNÜN SÖZÜ:
DASK, sadece "Depremin" değil, beynin de sigortasıdır!
"Düşün, Araştır, Sorgula, Karar ver!" (S.Ç.)
***