Önemli hukukçu, ozan Ali Haydar Karahacıoğlu yaşamını yitirdi. Sayrılığı nedeniyle bir iki yıldır Ankara'da evinde kalıyordu Karahacıoğlu. Son konuşmamızda kimi durumları anımsayamadığının, unuttuğunun ayrımına varmıştım.
Ahmet Amca'mın (Kaçar) öldüğünü bilmesine karşın, "Kaçar'ın, Ahmet Ağabey'in sağlık durumu nasıl?" demişti... Sonraki aylarda Ankara'yı aradığımda kızıyla konuşmuştum. Yoğun bakımda olduğunu öğrenmiştim...
Pazar günü, 6 Kasım Pazar günüydü Haydar Ağabey'in cenazesi. Köyündeydi. Daylı'daydı. Daylılıların tümü, Görele'den sevenleri, koldaşları yalnız bırakmadı onu bu son gününde, sonsuzluğa uğurlarken. O gün cenaze için Cillioğlu'ndan Görele'ye indim.
Daylı sapağına doğru ağır ağır yürürken, Haydar Ağabey'le konuşmalarımızı anımsarken, bir araç durdu yanımda. Dayımın oğlu Hasan Tiryaki. Birlikte gittik Hasan'la ozanımızı, büyüğümüzü uğurlamaya...
ünlü, önemli kişilerin yetiştiği Daylı'dandı Ali Haydar Karahaçıoğlu. Gökçeoğulları (Picoğlu Osman) ,İmamoğulları (Hasan Ali Yücel), Karahacıoğulları, Cındıkoğulları...Daylı'nın büyük ailelerinden.
Babası memur olduğu için Karahacıoğlu Trabzon Vakfıkebir'de doğuyor 1931'de. İlkokula Ünye İnönü İlkokulunda başlıyor, Tirebolu Dumlupınar İlkokulunu bitiriyor. Ortaokulu Ünye'de, Görele'de okuyor. Liseyi Giresun'da...
1954'te İstanbul Hukuk Fakültesini bitiriyor. O yıl Ankara Piyade Yedek Subay Okulu'na giriyor. 1955'te Çorlu'da asteğmen olarak tamamlıyor askerliğini.
1956'da Ünye'de başlıyor hakimliğe.Tutak, Göle, Araklı hakimlikleri; Ordu Tapulama Hakimliği yargıçlığının ilk dönem yerleridir.
1973'te Yargıtay Tetkik Hakimliğine atanır. Bir yıl sonra buranın genel sekreter yardımcısı olur. 1977'de Yargıtay üyeliğine seçilir. 1988'de de seçimle Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Başkanı olur. Emekli olana dek Daire başkanlığı yapar...
Haydar Karahacıoğlu hukuk yapıtları yanında, şiir yapıtları da yayımlamıştır...
İlkokulda başlar şiire. Yayımlanan ilk şiiri 1946 yılında çıkan Görele Ortaokulu dergisindedir.
"İlkokul üçüncü sınıfta Karadeniz'in mavi suları, yeşillikleri beni şiir yazmaya itti. Bir şeyler karalamaya başladım. Sonra bir süre ayrı kaldım şiirden. Şimdi ise şiir benim günlük yaşantım. Şiirde yenilik yaratma iddiasında değilim. Sanatın halk için olduğuna ve geçmişle ilgiyi kesmeyerek, şiirin yazılmasına inanarak bir şeyler yazmaya çalıştım." demişti yıllar Önceki ilk tanışma söyleşimizde...
Birçok dergide, gazetede şiirleri, makaleleri, öyküleri yayımlandı. Bana gönderdiklerinin kimilerini bizim gazeteye, Yeşilgiresun'a, Hasan Ağabey'e verirdim. Giresun'un kültür "duayeni", başyazarımız Hasan Öğütçü Ağabey bunları geciktirmeden koyardı gazeteye. Yazıların çıktığı Yeşilgiresunları Ankara'ya postalardım Ali Haydar Karahacıoğlu Ağabey'e. ..
Çile (1968), Düşlerim (1968), Damlalar (1968), Kuzey Rüzgarları Bakışların (1973), Çağların Yorgun Adamı (1980), Kuyruk (1980), Dalkavuk (1983),Tomurcuk Güller (1993),Güller ve Dikenler (1993)...şiir yapıtlarından anımsadıklarım. Hukuk alanında da ondan çok başvuru yapıtı vardır...
Şiirlerinin en güçlü yönü taşlamacılığıdır;
Dostlar arasına giriverince
Seni düşünürler her şeyden önce
Musallat olursun yaşlıya gence
Ne zaman şeytanla yattın menfaat
Taşlamalarında olumsuz insan davranışları açığa çıkarılarak yerilir. Öykünmecilik, ikiyüzlülük, çıkarcılık, adam kayırma, yağcılık, bulunduğu yeri dolduramama, varsıllık, yoksulluk, tembellik, dal kavukluk, yalancılık, çıkarı için insanları kullanma, böbürlenme, kendi kendini övme, çıkarı için insan kullanma, kendinden aşağı gördüğünü ezme, insanları küçümseme, mesleğin hakkını vermeme, parasal gücün her şeyin önüne geçişi... Bunlar, buna benzer konular halk şiiri biçimiyle başarılı birer taşlamaya dönüşür Haydar Ağabey'in kıvrak "zekası"yla. Düzgün söyleyişiyle: