Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort
Hayrettin Günay
Köşe Yazarı
Hayrettin Günay
 

ALUCRA'YA (2)

  1987 Ocağının ilk günleri. Karlı bir Görele sabahı. Metin Çimen'le bindik minibüse. Bir saat sonra Giresun'dayız. Alucra aracı nereden kalkıyor? Belediye'nin arkasındaki caddenin iki yüz adım ilerisinde. Aşevinin, çayocağının yanında. Az ileride de kitapçı var. Selam verdik, girdik içeri. Bilet aldık. 10.00'da gidecekmişiz. Yarım otobüsle. Sürücü gençten biri. Yusuf'muş...İçeride Alucralı yolcular. Kış giyimli, şapkalı. Sıkı giyinmiş, sarın­mış bir iki kadın... Doldu 10'u çeyrek geçe otobüs. Motoru önde. Sürücünün yanında masa gibi duran motor üstü var. Alucra'ya gidiyoruz. Aksu'yu geçtik, sağa döndük, Dereli-Şebinkarahisar yolu. Görkemli kar görünümleri, Dereli'yi geçip yaylalara vurunca orman dokusuyla iyice güzelleşti, Tamdere'de duruldu. Yemek düşünü. Bir iki işyeri derme çatma. Yan yana sıralı yedi sekiz, kuzu pirzolacı... Tümünden dumanlar yükseliyor insana açlığını iyice duyuran. Kızaran et kokusuyla iç içe... Doyduk... Yola çıkıyoruz. Döne kıvrıla yükseliyoruz. Karayolları yapısını birkaç gün önce çığ yerle bir etmiş. Can kaybı var. İşçilerden, görevlilerden. Sürücü Yusuf anlatıyor. Ondan öğreniyoruz. Yusuf'u iyice tanıdık buraya gelene dek. Yolda el kaldıranların tümünü aldı. Onun kişiliğinde yolcuyu yolda bırakmak yokmuş.. Otobüsün koltuk araları dolu. Önde mo­torun üstünde bir iki kişi var... Yusuf ne oluyor? diyene karda kışta adamı yolda mı bırakalım, ben acıyorum yolda kalana, diyor... Çok paracı, diye fısıldıyanlar oluyor... Eğribel'i aştık. Yol açık. Açık olmasa Ordu üzerinden gidecekmişiz. İnişe geçtik yavaş yavaş. Çok dar bir geçitten sonra Tamzara'nın solundan gidiyoruz. Şebinkarahisar Kalesi göründü. Şebinkarahisar'dayız. 13.00'da... Beş on dakika sonra geriye döndük, Şebinkarahisar girişine. Oradan aşağı iniyoruz. Dönemeçli yolla. Karşıda akarsu, dağlar, tepeler. Avutmuş köyündeyiz. Türlü meyvelerin yetiştiği güzelim köyde. Sonra genelde dönemeçli ama düz bir yolla iki saatte Alucra'dayız. İniyoruz. Bu gece otelde kalacağız. Ortaokul Aktepe'deymiş. Sabahleyin oraya çıkacağız. Birer çantamız var. Giysiler. Ben tüfeğimi de getirdim... Aşevinde akşam yemeği. Milli Eğitim'e uğrama. Erken kalkış. Aşevinde çorba... Aktepe'ye gidecek araca biniş. Anayolda indik. Yürüye yürüye yukarıya köye, ortaokula çıkıyoruz. Okul Müdürü Nadir Hancıoğlu. Bizden küçük. Bir iki yıllık öğretmen. Soyu bu köydenmiş. Şebinkarahisar'da oturuyorlarmış... Tevfik İnce, Matematik öğretmeni. Hizmetli de var, Mustafa. Bu köyden. Tevfik İnce Gaziantepli... Bir sürü işten sonra buraya atanmış... Okul eski yapı. Köye göre büyük. Uzun yıllar kullanılmamış. Şimdi köylere ortaokul aç­ma yılları. Burayı ortaokula çevirmişler... Derse başlıyoruz. O aksak Tevfik'in kaldığı evde yattık... Öteki günlerde okulda. Bir odayı yıkadık, temizledik. Kalınacak duruma getirdik... İki yıl kaldım Alucra'da. Aktepe'nin tüm mahallerini, Alucra'yı, ilçenin bir iki kö­yünü, avlandığım ormanlarını, tarlalarını, kimi öğretmenlerini, memurlarını, köylülerini, es­nafını, aşevini, çeşmesini, pazarını, okulumdaki pırıl pırıl gençlerini... gördüm, tanıdım Alucra'nın bu sürede. Aktepe'den ilçeye inince solda küçük ovayı yaran deresi, yolun sağında Köy Hizmet­leri, az ileride deprem konutları, solda tüfek de onaran demirci, daha ileride gazete bulunduran küçük işyeri. Gazete bir gün gecikmeyle gelir. Gazete satışı azdır. İki Cumhuriyet gelir. Birini ben alırım... Buradan ileriye doğru Alucra'nın tek caddesi başlar. Caddenin iki yanı konutlar, işyerleri. Sağda çeşme. Yanında kimilerde yemek yediğimiz aşevi. Kahve... Manav. Solda fı­rın. Aradan aşağıya iniliyor dar sokaktan. Aşağısı cumartesileri pazaryeri. Sebze, meyve, soğan, patates, un, ekmek, bir de buraya özgü fırında pişirilmiş oğlak... Kiloyla satılıyor. Fırından ileride radyo, teyp, televizyon, masa, sandalye, halı satan büyük satışevi. Karşısında son durak, kalkış yeri. Alucra'dan giden araçlar buradan kalkıyor, gelenler bu­rada duruyor. "Küçücük yazıhane." Az ileride Hükümet Konağı. Karşıda memurların, öğretmen­lerin çıkıp oturduğu yapı. Daha ilerisi Şiran'a, Gümüşhane'ye giden yol. Köprü. Alandaki koyunlar, keçiler, inekler, danalar, öküzler... Burası "mal pazarı. "Dereden karşıda konutlar,.. Hastane sorumlusu Necati Kılıç burada oturuyor. Metin'le beni yemeğe aldı. Necati'yle Görele'den tanışıyorum. Çavuşlu'dan Necati... Alucra Hastanesi Aktepe girişinde Köy Hiz­metlerinden az ileride, yolun sağında. Köylüm Ahmet Torun burada memur. O da bizimle aynı aylarda geldi Giresun Devlet Hastanesinden... Alucra'da kemençe var, horan da. Horanı, horan havaları Erzincan'ın, Sivas'ın etkile­rini taşıyor. Horancılar omuzdan tutuyorlar. Horan başının elinde mendil oluyor. Ağır ağır, kendine özgü güzelliği olan bir horan bu. Erkek horanları, kadın horanları var. Halay­ları da... Aktepe Ortaokulu alanında bayram töreni yaptık. Kız öğrencilerimiz oyun topluluğu oluşturdu. Oyunlarında birliği, uyumu sağladım. Türkülü bir horandı oynadıkları. Çocuklar; bizim kadın horanımız, dediler. Güzel bir türküydü. Teybe aldım. Öğrencilerle söyledim. Belledim. Alucra Aktepe Kadın Horanı olarak derledim. Halk Müziği Sanatçısı, araştır­macı, derlemeci Salih Turhan'a notalattım. Türkü, Giresun Valiliğinin 2009'da yayımladığı Giresun Türküleri ve Oyun Havaları yapıtında yer aldı. Yöreyi, Giresun-Alucra yazdırdım. Kaynak olarak öğrencilerimi, Alucra Aktepe Ortaokulu Öğrencileri'ni... Öğrencilerimi, Aktepe'yi, Aktepe Ortaokulunu, Alucra'yı yazıya geçirdim, belgeleştirdim: Aktepe'de ortaokulun olmadığı yıllarda da anılsın, söylensin, unutulmasın... Oradaki iki yılımın, biriktirdiğim nice anıların anısı, yazılı kaynağı olsun, dedim...
Ekleme Tarihi: 19 Haziran 2021 - Cumartesi

ALUCRA'YA (2)

 

1987 Ocağının ilk günleri. Karlı bir Görele sabahı. Metin Çimen'le bindik minibüse.

Bir saat sonra Giresun'dayız. Alucra aracı nereden kalkıyor? Belediye'nin arkasındaki caddenin iki yüz adım ilerisinde. Aşevinin, çayocağının yanında. Az ileride de kitapçı var. Selam verdik, girdik içeri. Bilet aldık. 10.00'da gidecekmişiz. Yarım otobüsle. Sürücü gençten biri. Yusuf'muş...İçeride Alucralı yolcular. Kış giyimli, şapkalı. Sıkı giyinmiş, sarın­mış bir iki kadın...

Doldu 10'u çeyrek geçe otobüs. Motoru önde. Sürücünün yanında masa gibi duran motor üstü var. Alucra'ya gidiyoruz. Aksu'yu geçtik, sağa döndük, Dereli-Şebinkarahisar yolu. Görkemli kar görünümleri, Dereli'yi geçip yaylalara vurunca orman dokusuyla iyice güzelleşti, Tamdere'de duruldu. Yemek düşünü. Bir iki işyeri derme çatma. Yan yana sıralı yedi sekiz, kuzu pirzolacı... Tümünden dumanlar yükseliyor insana açlığını iyice duyuran. Kızaran et kokusuyla iç içe... Doyduk...

Yola çıkıyoruz. Döne kıvrıla yükseliyoruz. Karayolları yapısını birkaç gün önce çığ yerle bir etmiş. Can kaybı var. İşçilerden, görevlilerden. Sürücü Yusuf anlatıyor. Ondan öğreniyoruz. Yusuf'u iyice tanıdık buraya gelene dek. Yolda el kaldıranların tümünü aldı. Onun kişiliğinde yolcuyu yolda bırakmak yokmuş.. Otobüsün koltuk araları dolu. Önde mo­torun üstünde bir iki kişi var... Yusuf ne oluyor? diyene karda kışta adamı yolda mı bırakalım, ben acıyorum yolda kalana, diyor... Çok paracı, diye fısıldıyanlar oluyor...

Eğribel'i aştık. Yol açık. Açık olmasa Ordu üzerinden gidecekmişiz. İnişe geçtik yavaş yavaş. Çok dar bir geçitten sonra Tamzara'nın solundan gidiyoruz. Şebinkarahisar Kalesi göründü. Şebinkarahisar'dayız. 13.00'da...

Beş on dakika sonra geriye döndük, Şebinkarahisar girişine. Oradan aşağı iniyoruz. Dönemeçli yolla. Karşıda akarsu, dağlar, tepeler. Avutmuş köyündeyiz. Türlü meyvelerin yetiştiği güzelim köyde. Sonra genelde dönemeçli ama düz bir yolla iki saatte Alucra'dayız.

İniyoruz. Bu gece otelde kalacağız. Ortaokul Aktepe'deymiş. Sabahleyin oraya çıkacağız. Birer çantamız var. Giysiler. Ben tüfeğimi de getirdim...

Aşevinde akşam yemeği. Milli Eğitim'e uğrama. Erken kalkış. Aşevinde çorba... Aktepe'ye gidecek araca biniş. Anayolda indik. Yürüye yürüye yukarıya köye, ortaokula çıkıyoruz. Okul Müdürü Nadir Hancıoğlu. Bizden küçük.

Bir iki yıllık öğretmen. Soyu bu köydenmiş. Şebinkarahisar'da oturuyorlarmış... Tevfik İnce, Matematik öğretmeni. Hizmetli de var, Mustafa.

Bu köyden. Tevfik İnce Gaziantepli... Bir sürü işten sonra buraya atanmış...

Okul eski yapı. Köye göre büyük. Uzun yıllar kullanılmamış. Şimdi köylere ortaokul aç­ma yılları. Burayı ortaokula çevirmişler... Derse başlıyoruz. O aksak Tevfik'in kaldığı evde yattık... Öteki günlerde okulda. Bir odayı yıkadık, temizledik. Kalınacak duruma getirdik...

İki yıl kaldım Alucra'da. Aktepe'nin tüm mahallerini, Alucra'yı, ilçenin bir iki kö­yünü, avlandığım ormanlarını, tarlalarını, kimi öğretmenlerini, memurlarını, köylülerini, es­nafını, aşevini, çeşmesini, pazarını, okulumdaki pırıl pırıl gençlerini... gördüm, tanıdım Alucra'nın bu sürede.

Aktepe'den ilçeye inince solda küçük ovayı yaran deresi, yolun sağında Köy Hizmet­leri, az ileride deprem konutları, solda tüfek de onaran demirci, daha ileride gazete bulunduran küçük işyeri. Gazete bir gün gecikmeyle gelir. Gazete satışı azdır. İki Cumhuriyet gelir. Birini ben alırım...

Buradan ileriye doğru Alucra'nın tek caddesi başlar. Caddenin iki yanı konutlar, işyerleri. Sağda çeşme. Yanında kimilerde yemek yediğimiz aşevi. Kahve... Manav. Solda fı­rın. Aradan aşağıya iniliyor dar sokaktan. Aşağısı cumartesileri pazaryeri. Sebze, meyve, soğan, patates, un, ekmek, bir de buraya özgü fırında pişirilmiş oğlak... Kiloyla satılıyor.

Fırından ileride radyo, teyp, televizyon, masa, sandalye, halı satan büyük satışevi. Karşısında son durak, kalkış yeri. Alucra'dan giden araçlar buradan kalkıyor, gelenler bu­rada duruyor. "Küçücük yazıhane." Az ileride Hükümet Konağı. Karşıda memurların, öğretmen­lerin çıkıp oturduğu yapı. Daha ilerisi Şiran'a, Gümüşhane'ye giden yol. Köprü. Alandaki koyunlar, keçiler, inekler, danalar, öküzler... Burası "mal pazarı. "Dereden karşıda konutlar,.. Hastane sorumlusu Necati Kılıç burada oturuyor. Metin'le beni yemeğe aldı. Necati'yle Görele'den tanışıyorum. Çavuşlu'dan Necati... Alucra Hastanesi Aktepe girişinde Köy Hiz­metlerinden az ileride, yolun sağında. Köylüm Ahmet Torun burada memur. O da bizimle aynı aylarda geldi Giresun Devlet Hastanesinden...

Alucra'da kemençe var, horan da. Horanı, horan havaları Erzincan'ın, Sivas'ın etkile­rini taşıyor. Horancılar omuzdan tutuyorlar. Horan başının elinde mendil oluyor. Ağır ağır, kendine özgü güzelliği olan bir horan bu. Erkek horanları, kadın horanları var. Halay­ları da... Aktepe Ortaokulu alanında bayram töreni yaptık. Kız öğrencilerimiz oyun

topluluğu oluşturdu. Oyunlarında birliği, uyumu sağladım. Türkülü bir horandı oynadıkları. Çocuklar; bizim kadın horanımız, dediler. Güzel bir türküydü. Teybe aldım. Öğrencilerle söyledim. Belledim. Alucra Aktepe Kadın Horanı olarak derledim. Halk Müziği Sanatçısı, araştır­macı, derlemeci Salih Turhan'a notalattım. Türkü, Giresun Valiliğinin 2009'da yayımladığı Giresun Türküleri ve Oyun Havaları yapıtında yer aldı. Yöreyi, Giresun-Alucra yazdırdım. Kaynak olarak öğrencilerimi, Alucra Aktepe Ortaokulu Öğrencileri'ni...

Öğrencilerimi, Aktepe'yi, Aktepe Ortaokulunu, Alucra'yı yazıya geçirdim, belgeleştirdim: Aktepe'de ortaokulun olmadığı yıllarda da anılsın, söylensin, unutulmasın... Oradaki iki yılımın, biriktirdiğim nice anıların anısı, yazılı kaynağı olsun, dedim...

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

siyahbet giriş