Ülkemiz ekonomik anlamda bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 21.7 büyüyünce bizler de bireysel olarak bu oranda büyüdüğümüzü düşündük.
Öyle ya ülke ekonomisi büyürde bundan bireyler yararlanmazlar mı? Ailelerin ve bireylerin de ekonomileri aynı oranda büyümez mi?
Mesela çalışanlar ve emekliler maaşlarına yüzde 21.7 zam yapılacağını düşündüler.
Bu büyümeye bağlı olarak ülkemizde üretime dönük fabrikaların yapılacağını ve bu işletmelerde eleman ihtiyacı dolayısıyla yüzde 21.7 oranında çalışanın işe başlayacağını düşündü bu ülkenin işsizleri. İşsizlik rakamları bu oranda azalacaktı.
Büyüyen ekonomilerde genel bütçede önemli artışlar ortaya çıkacağı için devletin bazı vergileri ya hiç almayacağı ya da oranlarını düşüreceğini düşündü aldığı nefese bile vergi ödeyen insanlarımız.
Mesela devlet doğalgazdan aldığı vergiyi yüzde 21.7 oranında azaltacağı için doğalgaz fiyatlarının düşeceğini düşündü bir kısım halk.
Bir kısım halk da aynı mantıkla akaryakıttan alınan verginin azalacağını ve fiyatların aşağıya doğru ineceğinin hesabını yapmaya başladı. Benzin 8 liradan 6 liraya düşer miydi acaba? O kadar düşmese de epey düşerdi.
İnsanlarımızın bir bölümü “Bu ilacı devlet ödemiyor” sözünü bir daha duymayacağını düşündü. Bu büyüme Sosyal Güvenlik Kurumu'nun bütçesine de yansıyacak, kurumun bazı ilaçları ödemeyerek tasarruf yapmasına gerek kalmayacaktı.
Ya hu insanlar neler düşünmedi ki; ev ve araba fiyatlarının düşeceğinden tutunda sigara ve alkollü içkilerin bile yüzde 21.7 oranında ucuzlayacağını düşünenler bile oldu.
Devlet ekonomik anlamda büyümüşse öncelikle bazı vergileri halkının omzundan kaldıracaktı. Vergi kalkınca veya oranı düşünce vergiye bağlı fiyat artışları da ortadan kalkacaktı. Biraz düz mantık gibi görünse de bu iktisat biliminin temel gerçeğidir.
Vatandaş bu büyümeden yararlanmayacaksa ülke ekonomisi büyüse ne olur büyümese ne olur! Devletin açıkladığı resmi rakamların büyümesinin bir anlamı olmaz ki.
O ülkenin bireyleri bu büyümede aynı oranda büyümüyorsa ortada bir tutarsızlık var demektir. Öyleyse ülke ekonomisi büyürken ailelerin de ekonomisi büyümelidir.
Peki, ülke ekonomisi yüzde 21.7 oranında büyürken bireysel ekonomilerimiz büyüdü mü? Bu büyümeyle aklımızdan geçen beklentilerimizde bir gerçekleşme oldu mu?
Herkes kendisine bir bakıversin!
Oldu da biz mi farkında değiliz yoksa? Bir algılama sorunu mu yaşıyoruz?
Hadi kendimizdeki büyümeyi göremedik diyelim, etrafımıza bakalım o zaman; çevremizdeki ailelerde ve bireylerde yüzde 21.7 lik bir büyüme görüyor musunuz?
Göremiyor musunuz?
O zaman iki şey geliyor insanın aklına; ya gerçekte böyle bir büyüme yok ya da ülke ekonomisinde gerçekleşen büyümeyi halka yansıtmıyorlar.
Yoksa kesinlikle görünürdü yüzde 21.7 lik bir büyüme. Az bir büyüme değil ki!
Hani biraz daha cinlik yapalım ve yüksek sesle bir soru soralım: Bu büyümenin kaymağını kim yiyor? Kim faydalanıyor bu büyümeden?
Belki de yönetim büyümeleri halka indirme ve yayma konusunda çok da becerikli olmayabilir. Yoksa bu kadar büyümeyi halkla bölüşmeyince belli kesimlerde oluşan birikim ve yığılma toplumsal şekil bozukluğuna dönüşebilir.
Olmaz demeyin, belki de gün gelir sorgulayan bir bireyler topluluğu ortaya çıkabilir!
Ekonomik büyümeler böyle kontrol edilemez rakamlara çıkınca beklenmedik sonuçlar ortaya çıkartabilir. Biz devletimize ve onun açıkladığı her şeye inanan bir gelenekten geldiğimiz için dile getirilen rakamların doğru olmadığını düşünmüyoruz.
Bu doğru büyüme rakamlarından oluşan milli gelirden bir gıdım da biz yararlanabilir miyiz diye kafa yoruyoruz, hepsi bu!