Son günlerde yeni çıkarılan eğitim müfredatı eleştirilere açıldı. Öyle açıldı ki on yıl çalışılarak hazırlanan müfredat on günlük eleştiri ile yürürlüğe girmeye çalışıldı.
Çağdaş Dünya da toplumların Dünya toplumları arasında sağlıklı mutlu bağımsız yaşayabilmeleri eğitim sisteminin bilim ve akıldan yana olması ile doğru orantılıdır. Hangi toplum bilim ve akıldan yana insanlarını üretime dönük eğitebilir kendi coğrafyasında insanlarının karınlarını doyuracak düzeyde bilim geliştirirse Dünya toplumları arasındaki sağlıklı yerini alabilir.
Eğitim sistemimiz tamamen çağ dışı bir görünüm göstermektedir. Devlet okullarındaki yönetici ve öğretmen atamaları siyasi iktidarın düşünce paralelinde sendikaya bırakılmış. Bu sendika da kendi düşüncelerindeki kişileri yetenekleri dikkate alınmadan atamaya devam etmiş. Liyakat dikkate alınmadan yapılan atamalar yüzünden okullardaki eğitim kalitesi alabildiğine düşürülmüş. Müfredat dediğimiz eğitimin içeriği bilimden uzaklaştırılarak dinci bir ağırlık kazandırılmıştır.
İstanbul’da bir akşam lisesi bana öğretmenlik teklif ettiğinde Matematik dersinin haftada (4) Dört saate düşürülüp din ağırlıklı dersin (6) altı saate çıkarıldığını hayretle görünce çok üzüldüm ve tepki gösterdim.
Asıl yazmak istediğim emekli olmasına rağmen çalışmak zorunda olan öğretmen arkadaşımızın çalışırken bir öğrenci yüzünden öldürülmesi idi. Öğretmen arkadaşımız Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik dar boğaz yüzünden çalışmak zorunda kalmıştır. Emekli olduktan sonra ben de uzun süre özel dershane ve okullarda çalışmak zorunda kaldım. Ülkemizde yaşamanın başka koşulu yok sanırım.
Özel Dershanelerde ve özel bir Sağlık Meslek Lisesinde müdürlük görevinde bulundum. Eğitim yürekler acısı idi. Müdürlük görevini kabul ettiğime pişman oldum ama anında ayrılamıyorsun. Bir dershane binasına açılmış laboratuarı olmayan sağlık meslek lisesi idi. Herhangi bir okul kazanamayan öğrenciler para karşılığı kayıt edilmişti. Lise birinci sınıftaki dokuz öğrencimiz yeteri kadar okuma yazma bile bilmiyordu. Günlerden bir Cuma günü derse girdiğimde erkek öğrencilerin tümünün sınıfta olmadığını gördüm. İki kız öğrencim vardı, öğrencilerin nerede olduklarını sorduğumda Cuma Namazına gittiklerini üzülerek öğrendim. Asıl görevlerinin derslerine girmek olan öğrencilerim dersi bırakıp cumaya gitmişlerdi. Kurucu bu tür etkinliğe göz yumuyordu sanırım. Öğrencileri yoklamada yok yazdım. İki kız öğrencim ile dersimi işledim.
Bir gün kurucunun odasından yüksek sesle tartışmanın geldiğini duyunca odayla girmek zorunda kaldım. İçeri girdiğimde iri yapılı bir genç Kurucu arkadaşa siz kim oluyorsunuz benim kardeşimin telefonunu nasıl alırsınız diyordu. Ben falan yerliyim diye de tehdit ediyordu. Adı geçen öğrenci Bayan meslek dersleri öğretmeninin dersinde arka sırada uygunsuz bir şeyler izliyormuş, hanım öğretmen de telefonunu almıştı. Ben de kendisine ne diyorsun kardeşim senin kardeşinin telefonunu ben aldım dua et camdan dışarı atmadım dedim. Sen oralı isen ben de Giresunluyum deyip dışarı çıkar mısın dedim. Biraz direnmeye çalışınca daha sert biçimde dışarı çıkardım. Kurucu arkadaş burnundan terlemeye başlamıştı. Onun derdi öğrencinin disiplinsizliği değil gidecek on bin lirasını düşünüyordu. İkinci gün disiplin işlemlerini başlattım. Evrakları Milli Eğitim Müdürlüğüne gönderdim. Ama öğrenciye herhangi bir okul bulamadılar. Özel okuldu, her okulun farklı bir ücret politikası vardı. Eğitimle hiç ilgisi olmayan bir eğitim sistemi devam ediyordu. Sonuçta öğrenciyi herhangi bir okula gönderemedik.
Yakınlarımızın cenazesi nedeniyle törene gitmiştim, geldiğimde masamın üzerinde iki tane “Tarih ve Coğrafya” dersi yazılı sınav kağıtları vardı. Okunmuşlar üzerlerine notları verilmişti. İlgili nöbetçiye sorduğumda kurucunun kardeşi matematik öğretmeni benim çekmecemden soruları almış mazereti nedeniyle sınava girmeyen öğrencimizi bana sormadan kendine göre sınav yapmış öğrenciye (6) altışar not vermişti. Kendisine ne hakla benim çekmecelerimi karıştırarak benim adıma sınav yapıyorsun dedim. Sonra sen tarih ve coğrafyadan anlamazsın dedim. Sınav kağıtlarını yırtarak öğrenciyi çağırıp aynı soruları sordum öğrencim iki sınavdan da iki (2)not aldı.
O yıllar öğretmenler de 65 yaşına kadar çalışabiliyordu. Daha sonraları mahkeme kararı ile 65 yaşından sonra da çalışma hakkı ortaya çıktı. Altmış yaşı bahane ederek hemen ayrıldım. Kurucu, bana hocam bizi bırakma bize danışman olur musunuz dedi. Ben de kendilerine” Bana danışmayın da kime danışırsanız danışın” diyerek görevden ayrıldım. Bu hilkat garibesi okuldan kurtulmuş oldum. Sanırım okul şimdilerde kapanmış.
Yıllarca okul müdürlüğü yapan öğretmen arkadaşım yanlış kurgulanmış, kuralların dışında kurulup örgütlenmiş okuldan başka her şeye benzeyen sözde eğitim kurumunda hayatını kaybetmiş. Burada asıl suçlu eğitim sisteminin hiçbir kuralına uymayan bu çağ dışı eğitim sistemini açan devletin ta kendisidir.
Kendisine rahmet kederli ailesine öğrencilerine baş sağlığı diliyorum. Bu nedenle eğitim sistemimizi ve de özellikle göçmen politikamızın tekrar sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.
Akıl ve biliden yana, çağdaş tam demokratik bir eğitim sistemi dileklerimle sağlıcakla kalınız. 11.05.2024
Hüseyin ÇAKICI
Emekli Tarh Öğretmeni
Giresun Ticaret Lisesi Eski Müdürü.