Muhalefet partisi konumunda olan Cumhuriyet Halk Partisi 7 Haziran 2015 de yapılan milletvekili seçimi öncesinde gündeme getirmişti emeklilere iki dini bayramda ikramiye verilmesini. Hatta bunu noterden tasdik de ettirmişti.
İktidara geldiklerinde her emekliye her iki bayramda birer maaş ikramiye vereceklerini açıklamıştı Kemal Kılıçdaroğlu. Bu açıklama çok ses getirmişti. Yönetimde olan Adalet ve Kalkınma Partisi koro halinde itiraz ettiler; kaynağını açıkla dediler. Seçmeninden liderine kadar hemen herkes aynı soruyu soruyordu: Kaynak nerede?
Oysa Türkiye gibi bir ülkede devletin gelirleri vatandaşlar arasında adil bir yönetimle dağıtıldığında parasal kaynak diye bir sorun asla söz konusu olmayacaktır. Kaldı ki bu devlet isterse “donanmanın yelkenlerini atlastan, halatlarını ibrişimden yapacak” kadar güçlüdür.
Yine o yıllarda Türkiye'nin ekonomisi çok iyi olan ülkeler arasında olduğu söyleniyor; ihracatı zirvede, borsa değerleri en üstte, turizm gelirleri tavan yapmış bir ülke olarak tanımlanıyordu. Kişi başı milli gelir Cumhuriyet döneminin en yüksek noktasına erişmiş, kalkınma hızı dünya ülkeleri arasında en erişilmez bir ülkeydi.
Ülkeyi yönetenler öyle diyorlardı en azından!
Böyle bir ülkede kaynak nerede diye sorulur muydu?
Bugün bile; köprüden geçmeyen arabanın parasını, muayene olmayan hastanın ücretini, uçmayan yolcunun bilet bedelini seçkin yapım firmalarına paşa paşa ödeyen bir devletin emekliye iki bayramda birer maaş ikramiye ödemesinin ne önemi olabilirdi?
Ama bu gerçekleri görmemezlikten gelen yönetim, buna kaynak bulamazsınız diye bas bas bağırıyordu. Buna paralel olarak o güne kadar hiçbir konuda sorgulama yapmayan seçmen de kaynak konusunu mercek altına almıştı.
Öylesine hassas bir seçmen kitlesi oluşuverdi bir anda. Yönetimin; Ay'a gidiyoruz söylemine, hangi kaynakla diye sormayan seçmen CHP'nin iki bayramda iki maaş ikramiye verip veremeyeceğini analiz etmeye çalışıyordu.
Türkiye tarihinde 7 Haziran seçimi çok önemli bir satır başıdır. İlk defa o seçimde Adalet ve Kalkınma Partisi yenilgiyi görmüş, o günkü sisteme göre güvenoyu alacak 226 milletvekilini çıkaramayarak azınlıkta kalmıştı.
Daha sonraki yıllarda bazı halk oylamalarında büyük şehirler hayır diyecek ve yine büyük şehirlerde belediye başkanlıklarını kaybedecekti.
Uzun süren koalisyon arayışlarının ardından 3 ay sonra tekrar seçime gidilmişti.
Konumuza dönecek olursak, tekrarlanan seçimde bu defa iktidar partisi emekliye bayram ikramiyelerini gündeme getirecek, bunu seçim programına koyacak ve her emekliye 1000 TL bayram ikramiyesi vereceğini açıklayacaktı.
Ve daha önce kaynak nerede diye tepinen seçmen bu defa gıkını çıkarmayacaktı.
Sanki gökten zembille kaynak indirilmişti.
Muhalefetin seçim projesini araklayan iktidar partisi tekrarlanan seçimi kazanacak ve güvenoyu alacak sayıya ulaşacaktı. Bayram ikramiyesi de 1000 TL olarak ödenecekti. Ta ki 2021 yılının Ramazan Bayramı'na kadar. Bizim sevgili seçmenimiz bir maaş ikramiye verene değil de 1000 TL ikramiye verene oy vermişti. Diyelim ki emekli maaşınız 3 bin TL olsun, 3 bin TL de bayram ikramiyesi alacaksınız. Ama yok, bizim emekli 1000 TL ye evet dedi sözün özü.
Yeter ki benim partim kazansın, benim liderim kazansın!
Ve halen bu rakamla mutlu oluyor, bayramda ikramiye aldığının algısını yaşıyor.
Bir bayramı daha geride bıraktık. Emekliler ikramiye almaktan çok mutlu görünüyorlardır. Bir maaş ikramiyeyi değil de 6 yılda ancak 100 lira alarak 1100 lira alan bir ikramiyeyi tercih etmişlerdi.
Elbette tercih yaşlarına ve emeklerine saygı duyduğumuz emeklilerin olacaktır ancak yaşlılığa bağlı bir muhakeme ve analiz sorunu yaşayıp yaşamadıklarını çözebilmiş değiliz