Yitip giden yıllarla Öğretmenlerim de aldı başını gitti. Şimdiler de onları bir hayal perdesinde, mazinin derinliklerinde, rengi solmuş siyah beyaz bir resim gibi eskimiş, güve delikleriyle dolu, zaman gergefinde işlenmiş, mazi çerçevesinden seyrediyorum. Gözlerim uzakları görmüyor artık. Ama uzakları o çok uzak yılları hatırlıyorum. Hayatımıza rehber olmuş öğretmenlerimi bu gün gibi hatırlıyor,görünce yakamı ilikleyip saygımı göstermekten geri kalmıyorum. Ama ne acı ki bir kaç yaşayanı dışında hepsini kayıp etmenin acısını da yüreğimin derinlerinde iyileşmeyen bir acı olarak hep hissediyorum. Mümkün mü, Okumayı, yazmayı öğreten bir can nasıl unutulur. Benim okul yıllarında ağır şartlarda ağır dersler vardı. İlk okulda lise mezunu, liseden üniversite mezunu olarak çıkardınız. Üniversite Yüksek ihtisas gibi bir şeydi. Bir konuya hakim değilseniz bir üst sınıfa geçmek mümkün değildi. Bizim nesil Türkçe, matematik, Tarih, yurttaşlık, sosyoloji, psikoloji, biyoloji, kimya, fizik, cebir, geometri, sanat tarihi, din dersi, inkılap tarihi, milli güvenlik, jeoloji, müzik, resim, güzel yazma, Daha da vardır da unuttumsa af ola. Bunun üstüne saçlarımız, takım elbisemiz, kravatımızla birer bey efendi, formalarıyla kız arkadaşlarımız birer hanım efendiydiler. Öğretmenlerimiz onları anlatmaya kalemim yetmez ki. Hepimiz onların eseriydik. Bizler bir tarla, onlar o tarlada tohumdular. Rüzgarlar esse de bir kaçımızı kırıp dökse de kalanlarımız o bilgelerin ışığında büyüdük. Meyveye durduk. Bu gün dalımızda ballanan meyveler olduysak bu meyvenin sahibi onlardır. Hepsini minnetle anıyorum. Yaşayanların ellerinden öpüyor, Ölüp göçenlere rahmetler diliyorum.
-Öğretmenim, Öğretmenim...!!!
-El kaldıran Yayla buyur
-Öğretmenim hangi romanı okusam
-Okumak bir sanattır, Neyi okursan oku. Çamura düşmüş bir sayfa bulsan onu kaldır çamurdan oku. Belki hiç bilmediğin bir gerçeği yazıyordur....!
İşte gerçek bilge öğretmen budur.
-TEŞEKKÜRLER, TEŞEKKÜRLER ÖĞRETMENİM. SAYGILARIMLA
M.Yayla-Görele