Görele kadın oyunlarının en çekicisi, en görkemlisidir. Kaynaklara "Görele Çiftetellisi" olarak da girmiştir.
Görele kemençesinin, kemençenin ulaşılmaz adı Karaman yaratıcılığıyla İstanbul'dan getirildiği, yöremize özgü seslerle, ezgiyle, sözlerle yeniden üretilerek ezgi, söz, oyun yetkinliğiyle yıllar yılı Görele'nin başat sanat ürününe dönüştüğünü biliyoruz...
Çaldığım kemençe
Sesi gayet ince
İnsan bi hoş oluyu
Sevdiğini görünce
Aygınım baygınım ince bellim
Ooooof ooooof çifte tellim
Ninananay ninnananananay ninanananay nay
Minnana ninanay ninnana nay nay ninanananay...
Ezgisiyle oynayanı da dinleyeni de duygudan duyguya sürükleyen, coşturan, yer yer hüzünlendiren olağanüstü bir müzik şöleni ince oyun. Yaşayarak, duygulanarak, iç çatışmalarla anılarla çağrışımlarla beslenerek çalındığında kemençenin tellerinden öyle gönendirici, öyle mutlandırıcı, öyle kanatlandırıcı, öyle hüzünlendirici sesler çıkar... Allak bullak eder insanı. Ağlamayla gülmeyi bütünleştirir, dengeler...
Sami Günay'ın çalışı, kendinden geçerek çalışı... Sırrı Öztürk'ün çalışı, kulağına tutarak kemençeyi... Çıkardığı sesleri içercesine içine çekişi... Katip Sadi'nin çalışı. Önüne bakarak, sonra uzaklara uzaklara bakarak dalgınlaşarak çalışı... Şenel'in, Şenel Dandi'nin çalışı... Boynunu bükerek, renkten renge girerek çalışı... Ahmet Ala'nın çalışı... Gözünü yumarak, kemençeyi kulağına yaklaştırarak; dedesi Karaman'ın sesini yakalamaya çalışarak çalışı... Burhan'ın, koldaşım Burhan Caba'nın çalışı... müzik inceliğinde, tüm tellere doğru basarak çalışı... Nazmi Özdemir'in, Sabri Özdemir'in, Şevki Özdemir'in... Daha nice büyük sanatçıların çalışı... Mehmet'in, Mehmet Maksutoğlu'nun çalışı.. Az hızlı gibi, az telaşlı gibi... Ama tadında, ama doyumsuz çalışı...
İnce oyun ezgisini dinlemelisiniz... Bu adlardan... Onların yerini doldurmaya çalışan gençlerden... Uğur Keskin'den. Haşim Torun'dan. Ali Tetik'ten...Emre Sarıca'dan...
İnce oyun ezgisini dinlemelisiniz. Duygu katar duygunuza. Anılarınızı yaşatır. Sanat görkeminin yüceliğiyle yıkanırsınız. Var olduğunuzun, insan olduğunuzun bilincine varırsınız tepeden tırnağa... Yenilenirsiniz. Yaşama sevinciniz pır pır eder...
Ekdiğim darı
Biçdiğim darı
Gel bekliyorum
Gülüm gel okarı
Aygınım baygınım ince bellim
1960'ların, 1970'lerin Çürükeynesil, Haydarlı, Kuşçulu, Devge, Daylı... düğünleridir... Ablalarımız, yengelerimiz, yaştaşlarımız... İnce oyuna kalkmışlardır. Onların saygılı dönüşleri... Tene sanat yaratıcılığı katan kıvrılışları; ölçülü, uzun parmaklı el çırpışları Elleri başın üstünde döndürüşleri, fıtık... Kıtık atışları... Tabanca sesini çağrıştırarak Çalgı, ezgi güzelliğine bedenlerini, gözlerini, bellerini, ellerini, parmaklarını, omuzlarını, ayaklarını, yüzlerini, jestlerini, mimiklerini... Bakışlarını. Bakışlarını katışları, bırakıverişleri... Bir daha ele hiç geçmeyecek güzelliğin, "estetiğin" doyulmaz anıları... İyi ki o yılların varsıllığını görmüşüm. İyi ki o oynayışlara, o çalışlara tanık olmuşum. İyi ki onlarla aynı havayı solumuşum... Onların tinsel incelişindeki sanat coşkusunun tanığıyım iyi ki. Müziği, şiiri, oyunu insan yaratıcılığının bu büyük, doğal sanat yüceliğini yaşamışım, alkışlamışım iyi ki...
İnsan güzelliği, doğa güzelliğiyle bütünleşerek simgeler, renkler, devinimler yoluyla dönüşüyor sanata. Halk oyununa, dansa, türküye, ezgiye...