Yalnız Giresun'a özgü değildir yayla türküleri. Yurdumuzun dört bir yanında, Yaylanın, yaylacılığın olduğu tüm yerlerde bizim insanımız yayla türküleri yakmıştır. Yayla bu anlamda işin, çalışmanın, karnını doyurmanın, geçimin, hayvancılığın... yanında kültür-sanat üretiminin de ortamı olmuştur...
Günümüzde... Özellikle 1970 sonrası tarım, hayvancılık Giresun'u besleyemez duruma geldi. İçgöç, dışgöç başladı. Okuyan gitti... Okumayan Zonguldak'a, Bursa'ya, İstanbul' a, İzmir' e gitti. Almanyalara, Hollandalara, Fransalara, Belçikalara, Amerikalara gidildi... Hayvancılık bitince destanını anlatmaya çalıştığım yaylacılık da bitti... Yaylalarda otlaklar boş kaldı. Evler eskidi de eskidi. Yüz tuttu yıkılmaya... Üç gün de çıkılan yaylalara iki üç saatte çıkılır oldu asfalt yollarla... Günübirlik gidiliyor artık yaylalara... Yemeye içmeye... Pahalı arabalarla... Bu gidişler türküye, ezgiye, sanata dönüşemiyor... O ortam yok oldu...
Son yirmi yılda " her şeyin paraya, her şeyin ranta dönüştürüldüğü" koşullarda yaylalar "rant aracı"na dönüşüyor... "Yeşil" yol da cabası...
Son durumu bu Giresun yaylalarının. Konuşmamı 1970'lerde Nida Tüfekçi'nin Ömer Akpınar'dan derlediği Görele türküsüyle bitiriyorum. Beni dinlediğiniz için tümünüze sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum:
Oyyy yaylanın soğuk suyu da
Deldi bağrımı deldi
Üç günlük gelin iken de
Bana selamı geldi
Seni gavurun gızı
Hayırsızın gelini
Gelsek omuz omuza da
Sarsam ince belini oy oy oy
Haburadan görünür
Görele ışıkları
Adamı öldürüyu da
Kibar gonuşukları oy oy oy
Kapının söğesine de
Boya vururum boya
Everdi anan seni de
Ayırdı benden goya
Seni gavurun gızı
Hayırsızın gelini
Gelsek omuz omuza da
Sarsam ince belini oy oy oy
Haburadan görünür
Görele ışıkları
Adamı öldürüyu da
Kibar gonuşukları oy oy oy
Oy dereler dereler de
Neler bilirim neler
Güzelin yanağını da
İki yerden öperler
Seni gavurun gizi...