Kılıcını vurdu taşa
Taş yarıldı baştan başa
Ünü büyük Osman Paşa
Askerinle binler yaşa
Yolun üstünde, sıra sıra patlıcan, horasan incirlerinin arasında; şimdi yerinde yeller esen büyük taşın yanında, sesini aşağılara, dereye, Deliklitaş'a, Yılanlık'a ulaştırarak onların sesiyle bütünleştirerek, belki de gözlerinden bir iki damla yaş gelerek söylediği:
Havada bulut yok bu ne dumandır
Mehlede ölüm yok bu ne sivandır
Şu Yemen elleri ne de yamandır
Ano Yemen'dir
Gülü çemendir
Giden gelmiyor
Acep nedendir
Burası Huş'tur
Yolu yokuştur
Giden gelmiyor
Acep ne iştir
Kışlanın önünde redif sesi var
Bakın çantasında acep nesi var
Bir çift kundurayla bir de fesi var
Ano Yemendir
Gülü çemendir
Giden gelmiyor
Acep nedendir
Burası Huş'tur
Yolu yokuştur
Giden gelmiyor
Acep ne iştir
Babası(dedem) I916'da öldüğünde ablası Fadimeyle, anası Gülüzar'la; kardeşlerini büyütmek için olağanüstü uğraşılar veren Mehmet amcam adım gibi eminim, en çok da bu türkünün kavuştaklarında ağlıyordu...
Bir de Kerem türküsünde... Onun kavuştağında:
Gelme ecel gelme üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yare ver...
Mehmet Amcam, 1930'lardan 1960'ın sonlarına dek söyledi türkülerini fındık bahçelerinde...
Yusuf amcam... Oyrak'ta, Melibahçesi'nde, Çalış'ta nice türküler söylemedi... İki türkü söyledi yıllarca...
Gökte uçan gallanguç
Kanadı avuç avuç aman aman
Kanadı avuç avuç...
Bir de ilk kez öyküsünü ondan dinlediğim bir türküyü... Eşref'i:
Giresun üstünde vapur bağırıyor
Eşrefin yarasını doktor sarıyor
Eşref'in anası yanmış ağlıyor
* * *
Giresun Üstünde Vapur Bağrıyor... 1930'lardan sonra bizim köyün fındık bahçelerinde söylendi durdu... Piçoğlu Osman...
Piçoğlu Osman türküyü plağa da okuyunca tüm Giresun'da, Türkiye'de söylendi bu etkili Giresun türküsü...
Fındık bahçeleri yanında elma bahçelerinde, belki de kayısı bahçelerinde, üzüm bağlarında da söylenmiştir...