Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort
Hayrettin Günay
Köşe Yazarı
Hayrettin Günay
 

DEPREMDEN DEPREME (2)

Çağdaşlık, bilimsellik, gelişmişlik bu işte. Arap ülkelerinden pek ses çıkmayışına şaşmadım... TV'de izlemişsinizdir: İsrail ekibi mi Yunan ekibi miydi, yıkıntılar­dan kurtardıkları çocuğumuzun çevresindeki sevinç alkışları karşısında kurtarıcının gözyaşlarındaki büyüklük, evrensel insan sıcaklığından başka neydi ki?... Türkiye deprem bölgesinde. Depremle yaşamayı bunca yıldır öğrenemediğimize yanılmaz mı? Bu başıboşluk, bu vurdumduymazlık, bu denetimsiz­lik, bu doymak bilmeyen kâr hırsı, biraz parası olanın hesapsız kitap­sız yapılarla karşımıza çıkmaları... yok mu? Ya sana, ya bana, ya size ne demeli? Ayakkabı, çorap, fanila, gömlek, kravat, şort, yumurta, domates, peynir... alırken titizlendiğimizin yarısı kadar daire alırken titiz­lenmiyorsak, yapının rengine, camına, çerçevesine, konumuna, içindeki eşya­sına gösterdiğimiz titizliği temeline, kolonuna, demirine, çimentosuna, kumuna göstermiyorsak yapıyı yapan-satan ne yapsın... Neden bu denli safız, neden bu denli bilimden, bilimsellikten uzağız Oysa her şeyin hesabını kitabını ortaya koyuyor bilim. Türkiye'yi bilim ülkesi, insanlarımızı, yirmi dört saatini bilimsel sonuçlara göre değerlendiren, ona göre yaşamını kuranlar olarak görme düşüncesiyle yaşamı boyunca çalışan ATATÜRK, "Hayatta gerçek yol gösterici bilimdir. Bilimden, fenden başka yol gösterici bulmak yıkımdır..." derken, bizim ona acı vermemiz yakışır mı?... Deprem sözcüğünü hangi anlamda alırsanız alın. Toplumumuz bir çok deprem yaşadı, yaşıyor, yaşayacak... Eksikliklerimizi depremden depreme dile getirme, sonradan da unutup gitme yerine şöyle gerçekten Batılı gibi bilimselliği yaşam biçimine dönüştürmenin, yediden yetmişe kendi­mizi özeleştiri süzgecinden geçirip yıpranmış, eskimiş, çürümüş, köhnemiş yanımızı temizlemenin yolunu bulmalıyız...." Yıllar önce yazmışım. Gölcük depremi izlenimlerini... Bunca yıl geçmiş aradan "yı­kıntı", "enkaz", "ölüm", "kurtulma", "Acı", "gözyaşı" "ağıt", "çadır", "aşevi", "çorba", "göç"... açısından, "binlerce yurttaşımızın ölümü" açısından değişme, gelişme olmamış. Bilimin yol göstericiliği alaya alınmış neredeyse... Bunca yıl içinde acımasızca "ar­sa", "lüks daire", "kar üstüne kar", "rant üstüne rant", "imar affı üstüne imar affı" milyonlarca kez kullanılmış iletişim araçlarında... "Gösterişli konut görünümlü" ölüm, ölüm tuzakları satılmış, pazarlanmış... Doğanın işleyişi; yeryüzünün evrimi bilinmeyince, bilimsel sonuçlar yaşamımızın yol göstericisi olmayınca acılarımız, ayrılıklarımız, yaşam verimliliğimiz sorgulanmaya başlıyor... 1999'da yazmışım Gölcük depremi izlenimlerini... 2023'te tamamlanıyor yazı. Yirmi iki yıl boyunca en gözde, en değerli "şey" ne olmuş? BETON, BETON, beton olmuş. Kutsanmış gibi beton... Türkünün, şarkının; şiirin, romanın; fotoğrafın, resmin; yon tunun önüne geçmiş... Sanatçı mı yoksa yapsatçı mı, yüklenici mi? En tanınanı, en önde olanı yükle­nici, yapsatçı... Oysa evrensel, dahi yol gösterici var. Ussuz, bilimsiz kalmanın; sanatsız kalmanın top­lumu, ulusu, bireyi yıkıma götüreceğini söyleyen... Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK var... Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonraki aydınlanma var. Anlayana, sorgulayana, doğru yo­lu bulma sağduyusundakilere örneklik edecek "şeker fabrikalarının kuruluşu, orada ça­lışanlar için oluşturulan bilimselliğin, çağdaşlığın, uygarlığın yapı, kent tasarımı, uygulaması"var... Hatay başta olmak üzere on bir ilimizi yıkan, elli bine yakın yurttaşımızı ölüme götüren korkunç yer sarsıntısı ağıtlara, destanlara, türkülere, uzun havalara, barak­lara, öykülere... konu olacak... Yer sarsıntısı gerçeği yeryüzünün... Milyonlarca yıldan buyana sürüp geliyor... Dünya durdukça da sürecek... Karadeniz'in, Boğazlar'ın, Marma­ra'nın oluşumu; kazılarla gün ışığına çıkarılan uygarlıklar, yer altı kentleri yer sar­sıntısıyla ilişkili... Bilmem kaç milyon yıl sonra Akdeniz yok olacak.. Yeryüzünün, doğanın işleyişi bu... Onun gücü bu... İnsanın gücü... İnsanın gücü de bilim... Acısı, yokluğu, yoksunluğu, yoksulluğu... azaltılmış yaşamanın yolunu insan bey­ni, us, bilim buluyor... O olmalı tek yol göstericimiz...
Ekleme Tarihi: 11 Mart 2023 - Cumartesi

DEPREMDEN DEPREME (2)

Çağdaşlık, bilimsellik, gelişmişlik bu işte. Arap ülkelerinden pek ses çıkmayışına şaşmadım...

TV'de izlemişsinizdir: İsrail ekibi mi Yunan ekibi miydi, yıkıntılar­dan kurtardıkları çocuğumuzun çevresindeki sevinç alkışları karşısında kurtarıcının gözyaşlarındaki büyüklük, evrensel insan sıcaklığından başka neydi ki?...

Türkiye deprem bölgesinde. Depremle yaşamayı bunca yıldır öğrenemediğimize yanılmaz mı? Bu başıboşluk, bu vurdumduymazlık, bu denetimsiz­lik, bu doymak bilmeyen kâr hırsı, biraz parası olanın hesapsız kitap­sız yapılarla karşımıza çıkmaları... yok mu? Ya sana, ya bana, ya size ne demeli? Ayakkabı, çorap, fanila, gömlek, kravat, şort, yumurta, domates, peynir... alırken titizlendiğimizin yarısı kadar daire alırken titiz­lenmiyorsak, yapının rengine, camına, çerçevesine, konumuna, içindeki eşya­sına gösterdiğimiz titizliği temeline, kolonuna, demirine, çimentosuna, kumuna göstermiyorsak yapıyı yapan-satan ne yapsın...

Neden bu denli safız, neden bu denli bilimden, bilimsellikten uzağız Oysa her şeyin hesabını kitabını ortaya koyuyor bilim. Türkiye'yi bilim ülkesi, insanlarımızı, yirmi dört saatini bilimsel sonuçlara göre değerlendiren, ona göre yaşamını kuranlar olarak görme düşüncesiyle yaşamı boyunca çalışan ATATÜRK, "Hayatta gerçek yol gösterici bilimdir. Bilimden, fenden başka yol gösterici bulmak yıkımdır..." derken, bizim ona acı vermemiz yakışır mı?...

Deprem sözcüğünü hangi anlamda alırsanız alın. Toplumumuz bir çok deprem yaşadı, yaşıyor, yaşayacak... Eksikliklerimizi depremden depreme dile getirme, sonradan da unutup gitme yerine şöyle gerçekten Batılı gibi bilimselliği yaşam biçimine dönüştürmenin, yediden yetmişe kendi­mizi özeleştiri süzgecinden geçirip yıpranmış, eskimiş, çürümüş, köhnemiş yanımızı temizlemenin yolunu bulmalıyız...."

Yıllar önce yazmışım. Gölcük depremi izlenimlerini... Bunca yıl geçmiş aradan "yı­kıntı", "enkaz", "ölüm", "kurtulma", "Acı", "gözyaşı" "ağıt", "çadır", "aşevi", "çorba", "göç"... açısından, "binlerce yurttaşımızın ölümü" açısından değişme, gelişme olmamış. Bilimin yol göstericiliği alaya alınmış neredeyse... Bunca yıl içinde acımasızca "ar­sa", "lüks daire", "kar üstüne kar", "rant üstüne rant", "imar affı üstüne imar affı" milyonlarca kez kullanılmış iletişim araçlarında... "Gösterişli konut görünümlü" ölüm, ölüm tuzakları satılmış, pazarlanmış...

Doğanın işleyişi; yeryüzünün evrimi bilinmeyince, bilimsel sonuçlar yaşamımızın yol göstericisi olmayınca acılarımız, ayrılıklarımız, yaşam verimliliğimiz sorgulanmaya başlıyor...

1999'da yazmışım Gölcük depremi izlenimlerini... 2023'te tamamlanıyor yazı. Yirmi iki yıl boyunca en gözde, en değerli "şey" ne olmuş? BETON, BETON, beton olmuş. Kutsanmış gibi beton... Türkünün, şarkının; şiirin, romanın; fotoğrafın, resmin; yon tunun önüne geçmiş... Sanatçı mı yoksa yapsatçı mı, yüklenici mi? En tanınanı, en önde olanı yükle­nici, yapsatçı...

Oysa evrensel, dahi yol gösterici var. Ussuz, bilimsiz kalmanın; sanatsız kalmanın top­lumu, ulusu, bireyi yıkıma götüreceğini söyleyen... Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK var... Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonraki aydınlanma var. Anlayana, sorgulayana, doğru yo­lu bulma sağduyusundakilere örneklik edecek "şeker fabrikalarının kuruluşu, orada ça­lışanlar için oluşturulan bilimselliğin, çağdaşlığın, uygarlığın yapı, kent tasarımı, uygulaması"var...

Hatay başta olmak üzere on bir ilimizi yıkan, elli bine yakın yurttaşımızı ölüme götüren korkunç yer sarsıntısı ağıtlara, destanlara, türkülere, uzun havalara, barak­lara, öykülere... konu olacak... Yer sarsıntısı gerçeği yeryüzünün... Milyonlarca yıldan buyana sürüp geliyor... Dünya durdukça da sürecek...

Karadeniz'in, Boğazlar'ın, Marma­ra'nın oluşumu; kazılarla gün ışığına çıkarılan uygarlıklar, yer altı kentleri yer sar­sıntısıyla ilişkili... Bilmem kaç milyon yıl sonra Akdeniz yok olacak..

Yeryüzünün, doğanın işleyişi bu... Onun gücü bu... İnsanın gücü... İnsanın gücü de bilim... Acısı, yokluğu, yoksunluğu, yoksulluğu... azaltılmış yaşamanın yolunu insan bey­ni, us, bilim buluyor... O olmalı tek yol göstericimiz...

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

siyahbet giriş