Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort
Hayrettin Günay
Köşe Yazarı
Hayrettin Günay
 

DEĞİNMELER

1. Kıyı'nın 2013 Ocak-Şubat sayısında Kadir İncesu'yun önemli ozanımız, yazarımız Refik Durbaş'la konuşmasından: -Genç Kalemler'de neler yazıyordunuz? -Genç Kalemler, İzmir Namık Kemal Lisesi'nde çıkardığımız okul dergisiydi. İs­met Kültür diye bir edebiyat hocamız vardı. Abisi Asım Kültür, Hasan Tahsin'in ar­kadaşıydı. İsmet Kültür de gerçekten çok kültürlü bir adamdı. Örneğin, bize lise 1. sınıfta derse geldiğinde Nihat Sami'nin kitaplarını kaldırttı: "Nedim'i, Nabi'yi, Fuzuli'yi size bir ders anlatacağım. Bizim üç Kemalimiz var: Yaşar Kemal, Orhan Ke­mal, Kemal Tahir. İki de yazarımız var: İlhan Selçuk, Çetin Altan..." 1960'ların başı Cebinden Sokrates'in bir kitabını çıkardı. Okudu. Her ay Kovan Kitabevi'nden Varlık ve Yeditepe Yayınları'nın kitaplarını getirdi. 1 liraydı o zamanlar, o kitaplar. Bi­zim okul da yoksul öğrencilerden oluşuyordu. Her sömestir yazılı yapar, o yazılıda da kapının önüne çıkar, "Delikanlı adam kopya çekmez." derdi. Sonra kompozisyon yazdırırdı bize. İlk olarak bir hikaye yazmıştım. 1962 yılında Çocuk Haftası dergisin­de yayımlanmıştı. Bize şiir ve hikayeler yazdırırdı.. Genç Kalemler diye bir dergi çıkarmaya başladık. Derginin sorumlusu da ben oldum. Dergide lise öğrencilerinin yazıları çıkıyordu. 2. - Öğretmen olma düşüncenizden neden vazgeçtiniz? - İsmet Kültür ile dersten çıkınca beraber şarap içiyorduk. Normalde yine öğretmen - öğrenci ilişkisi devam ediyordu. Üniversiteye geldikten sonra yazışmaya başladık. Bana, "Sen git öğretmen ol. Ben bırakacağım. Benim yerime sen başlayacaksın." dedi. Üniversitede ilk derse girdim. Muharrem Ergin, ilk derste tahtaya "elifbe"yazdı. Ben de kapıyı açıp çıktım. Baktım ki, kafamdaki edebiyat öğretmenliği, fakültede göreceğim derslerin hiçbiriyle uyuşmuyor. Düşe kalka 1971'de son sınıfa geldim. Mehmet Kaplan, beni Necatigil'in öğrencisi sanıyor. Necatigil, Kaplan'a, 'Çok büyük bir şair." demiş. Yeni Dergi'de gençlerden seçmeler yapıyor. Ataol'un, benim şiirle­rimden örnekler veriyor. Necatigil' ile Kaplan da Çapa'dan arkadaş... Sonra Cumhu­riyet' e girince Mehmet Kaplan bana kızdı. "Niye o gazetede çalışıyorsun?" dedi. Hatta tezimi onda yapacaktım, "Orhan Veli'den günümüze Türk şiiri" diye. Yarıda kaldı. O sırada Cumhuriyet'te çalışmaya başlamıştım. Asgari ücret 800 lira. Bir arkadaşım öğretmen oldu. Edirne'ye gitti. Eşi de öğretmen'di. Sordum, 550 lira maaş alıyormuş. Bu şartlarda gazetede kalmaya karar verdim. 1981'e kadar gazetede kaldım. Evlenene kadar da askere gitmedim. Evlenince gittim askere. 20 ay, er olarak askerlik yaptım. 3. Bahtiyar Dayımoğlu Ağabeyin not defterime yazdırdıklarından: CAN İLACI Sayarım Severim Yolluk olurum yoluna Kadın anam Kadın bacım Sevgilerimi sunarım Türküler yakarım adına Kadın sevgilim Kadın eşim Kadın can ilacım 4. Görele'den. Atalarımızın bir sözü: - Zengin gıt ile, yoksul got ile... Babam, "bir şeyler" anlatırken kullanırdı ara sıra...
Ekleme Tarihi: 24 Şubat 2024 - Cumartesi

DEĞİNMELER

1.
Kıyı'nın 2013 Ocak-Şubat sayısında Kadir İncesu'yun önemli ozanımız, yazarımız Refik Durbaş'la konuşmasından: -Genç Kalemler'de neler yazıyordunuz?
-Genç Kalemler, İzmir Namık Kemal Lisesi'nde çıkardığımız okul dergisiydi. İs­met Kültür diye bir edebiyat hocamız vardı. Abisi Asım Kültür, Hasan Tahsin'in ar­kadaşıydı. İsmet Kültür de gerçekten çok kültürlü bir adamdı. Örneğin, bize lise 1. sınıfta derse geldiğinde Nihat Sami'nin kitaplarını kaldırttı: "Nedim'i, Nabi'yi, Fuzuli'yi size bir ders anlatacağım. Bizim üç Kemalimiz var: Yaşar Kemal, Orhan Ke­mal, Kemal Tahir. İki de yazarımız var: İlhan Selçuk, Çetin Altan..." 1960'ların başı Cebinden Sokrates'in bir kitabını çıkardı. Okudu. Her ay Kovan Kitabevi'nden Varlık ve Yeditepe Yayınları'nın kitaplarını getirdi. 1 liraydı o zamanlar, o kitaplar. Bi­zim okul da yoksul öğrencilerden oluşuyordu. Her sömestir yazılı yapar, o yazılıda da kapının önüne çıkar, "Delikanlı adam kopya çekmez." derdi. Sonra kompozisyon yazdırırdı bize. İlk olarak bir hikaye yazmıştım. 1962 yılında Çocuk Haftası dergisin­de yayımlanmıştı. Bize şiir ve hikayeler yazdırırdı.. Genç Kalemler diye bir dergi çıkarmaya başladık. Derginin sorumlusu da ben oldum. Dergide lise öğrencilerinin yazıları çıkıyordu.
2.
- Öğretmen olma düşüncenizden neden vazgeçtiniz?
- İsmet Kültür ile dersten çıkınca beraber şarap içiyorduk. Normalde yine öğretmen - öğrenci ilişkisi devam ediyordu. Üniversiteye geldikten sonra yazışmaya başladık. Bana, "Sen git öğretmen ol. Ben bırakacağım. Benim yerime sen başlayacaksın." dedi. Üniversitede ilk derse girdim. Muharrem Ergin, ilk derste tahtaya "elifbe"yazdı. Ben de kapıyı açıp çıktım. Baktım ki, kafamdaki edebiyat öğretmenliği, fakültede göreceğim derslerin hiçbiriyle uyuşmuyor. Düşe kalka 1971'de son sınıfa geldim. Mehmet Kaplan, beni Necatigil'in öğrencisi sanıyor. Necatigil, Kaplan'a, 'Çok büyük bir şair." demiş. Yeni Dergi'de gençlerden seçmeler yapıyor. Ataol'un, benim şiirle­rimden örnekler veriyor. Necatigil' ile Kaplan da Çapa'dan arkadaş... Sonra Cumhu­riyet' e girince Mehmet Kaplan bana kızdı. "Niye o gazetede çalışıyorsun?" dedi. Hatta tezimi onda yapacaktım, "Orhan Veli'den günümüze Türk şiiri" diye. Yarıda kaldı. O sırada Cumhuriyet'te çalışmaya başlamıştım. Asgari ücret 800 lira. Bir arkadaşım öğretmen oldu. Edirne'ye gitti. Eşi de öğretmen'di. Sordum, 550 lira maaş alıyormuş. Bu şartlarda gazetede kalmaya karar verdim. 1981'e kadar gazetede kaldım. Evlenene kadar da askere gitmedim. Evlenince gittim askere. 20 ay, er olarak askerlik yaptım.
3.
Bahtiyar Dayımoğlu Ağabeyin not defterime yazdırdıklarından:
CAN İLACI
Sayarım
Severim
Yolluk olurum yoluna
Kadın anam
Kadın bacım
Sevgilerimi sunarım
Türküler yakarım adına
Kadın sevgilim
Kadın eşim
Kadın can ilacım
4.
Görele'den. Atalarımızın bir sözü:
- Zengin gıt ile, yoksul got ile...
Babam, "bir şeyler" anlatırken kullanırdı ara sıra...

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

siyahbet giriş