1976. Trabzon Fatih Eğitim Enstitüsü bitti. Çıkış belgemi aldım. Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne dilekçe yazdım öğretmen olarak atanmak için. Yanıt geldi dilekçeme. Atanmak için Ankara'da yapılacak ad çekimine çağrılıyordum.
Güz. Fındıklar toplanmış. Soyulmak üzere. Olgunlaşan elmalar, biçilen tarlalar... Süt darısı, süt darı unu, yarmalar uygun yerlere konuşmuş. Fındıklar satılsa da evlerde çerezlik birer çuval fındık bulunmakta. Tuzlular, turşular olmak üzere... Çangallarda güz fasulyeleri şirin mi şirin...
Ad çekimi için Ankara'ya gideceğimi Mehmet, Yusuf Amcamlar, komşumuz İlyas Ağabey biliyor. Görele'den Ankara'ya on bir saatte ulaşıyor otobüs. Akşam binerim. Sabah ad çekimine yetişirim. Otobüs bulursam akşam otobüsüne binerim dönmek için.. Olmazsa otelde kalırım. Sabah gelirim... Tasarım bu.
Akşam İlyas Ağabey geldi "laf etmeye" babamın yanına "Haşim Emi, Ankara'da bizim Yusuf (Osman) polis. Hayrettin, doğru oraya gitsin, Yusuf'un yanına O ilgilenir. Ben de Yusuf'a bir çuval yem yicek yapim. Hayrettin götürsün..." Olmaz diyemezdik. Komşuyuz. Yusuf benden bir iki yaş büyük ama onunla top oynadık, miras oynadık... Ben 1967'de Yılanların Öcü'nü Yusuf'tan aldım okudum... Tamam İlyas Ağabey...
İlyas Ağabey bir çuval doldurdu. Darı unu, yarma, fasulye, fındık, elma, bir küçük bidon fasulye turşusu...
Çuvalı İlyas Ağabey verdi otobüse... Uğurlar olsun. Tirebolu, Espiye. Armelit, Armelit'e dönmüyor otobüsler. Kıyı yolu açıldı bu yıl. Keşap, Giresun... Büyük bir kargın olmuştu. Eynesil Tünel'i kapanmıştı... Ordularda da kapanan yollar var. Bir kesimde kıyı yolu kapalı. Çok eskinin "namlı yolu” Koç Boynuzu'dan geçit var... İyi ki böyle olmuş diyesim geliyor. Babamların anlattığı çok güç "Koç Boynuzu"nu ben de göreceğim...
Ordu, Fatsa, Ünye, Terme, Çarşamba, Samsun... 19 Mayıs kenti, Mustafa Kemal Paşa kenti, Kurtuluş Savaşı başlangıç kenti Samsun'dayız. Sonraki yıllarda birçok kez geleceğim, tanıyacağım... Samsun... Atatürk Anıtı'nı, Stadyumu... anımsıyorum. Samsun'un çıkışından güneye dönüyoruz. Amasya, Çorum yoluna... Kavak, Havza... Havza Mustafa Kemal Paşa'nın Kurtuluş Savaşı'nı örgütlemeye çalıştığı ilk ilçe. Topal Osman Ağa'yla da görüşmüştü o günlerde bu ilçede... Merzifon... Çorum toprağına giriyoruz...
İlk kez bu toprakları görüyorum otobüsten olsa da. Doğudaki ilçeler, kent Karadeniz toprakları. Batısı, güneyi İç Anadolu içinde... Hitit, Hattuşa, Firikya, Kimmerler, Medler, Persler, Bizans, Danişmendler, Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti... Çorum açık hava müzesi.
Tahıl, nohut, buğday... Leblebi... Un Çorum unu. Bizim Görele'de en tutulan, su böreği için birinciye gelen un, bu toprakların unu. İlle de Hatap olacak. Hatap'tan başkasına bir kuruş vermez Göreleli. Hatap'sa alır. Hatap un buranın belki de en eski un üreticisi... Bizimkiler su böreğinin tadını Hatap unuyla ölçerler...
Sürücü kimilerde radyoyu açıyor. Önde oturanlar güzel yurdumun türküleriyle mutlu yolculukta. Yarım saate yakındır açık radyo... Kulağım radyoda. Ahmet Sezgin söylüyor:
Şu uzun gecenin gecesi olsam
Sılada bir evin bacası olsam
Dediler ki nazlı yarin pek hasta
Başında okuyan hocası olsam
Katipler oturmuş yazıya bakmaz
Herkes sevdiğini dilden bırakmaz
Hey Allah'tan korkmaz kuldan utanmaz
Gönül defterinden sildin mi beni
Evlerinin önü üç ağaç çınar
Dillerim tutuşur yüreğim yanar
Eşinden ayrılan böyle mi yanar
Anam anam hangi derdime yanam
Türkülerimizdeki içlilik... Türkülerimizdeki ayrılık. "Kimsenin gönül defterinden silinmediği" bir yeryüzüne, bir topluma... Dilleri tutuşmasın, yüreği yanmasın kimsenin... Eşinden ayrılmasın hiçbir canlı...
Boğazköy, Yazılıkaya, Alacahöyük, Hışıldayı, Ilısılık... kenti Çorum. Güzel yurdumun illerinden. Duygulu türküler kenti. Yazarlar, ozanlar, güreşçiler kenti. Halaylar... Güzel yurdum Anadolu'nun tüm illeri gibi türkü yurdu Çorum... Alaca, Alaca... "İlvanlım" unutmayacağım.