Rize merkezde, Çayali'nde, Kalkandere'de, İkizdere'de, İyidere'de, Derepazarı'nda, buraların köylerinde horanlar genelde kemençe eşliğinde oynanır. Geçmişte ağız mızıkasıyla, davul zurnayla, armonikle de oynanmaktaymış. Günümüzde bunları çalan kalmamıştır.
Günümüzde Bayram Ali Kardeşler önemli horancılardandır. İkizdereli Emrullah Reis de tanınmış horancılardan. Cabir Dayı da unutulmayacak horancılardan...
Rize yöresinin bilinen en eski kemençecisi Sadık Aynacı'dır. Rizeli Sadık olarak tanınmıştır. Denizci, kemençecidir.1888 doğumludur. Bizim Karaman'dan on yaş küçüktür. Karaman'ı "usta" bellemiş, Karaman'la ilgili övgü tümceleri kurmuştur. Plak çıkarmış, 1946'da ölmüştür.
Ali Haliloğlu, Hasan Kabil, Mustafa Metin, Cimilli İbo... Rize'nin önemli kemençecilerdir. Tulumun gelmiş geçmiş en büyüğü Remzi Bekar'dır. Yaşar Çorbacıoğlu, Emin Yağcı...gibi sanatçılar tulumun unutulmazlarıdır. Mustafa Tezcan, Mustafa Gariboğlu, Cevdet Topaloğlu, Mustafa Korkut, Ali Çamkerten, Mahmut Turan... tulumda önemli izler bırakmışlardır.
Çayın başkentinde her çay ocağında, her kahvede... içtiğiniz çaydan unutulmaz tat alırsınız. Kale. Kale başkadır. Kale mahallesinden çıkılır kaleye. Yemyeşil doğa dokusu, sayısız bitkiler... Kentten yükseldiğiniz için buralardan dört bir yana bakarak, fotoğraf çekecek birçok görünüm bularak çayınızı yudumlayabilirsiniz. Rize'ye gelen gezgiçlerin ilk uğrak yeri "Kale"dir.
Kale'de böyle güzel görünümlü ortamın yaratılması 1982'de Belediye Başkanı Ekrem Orhun döneminde gerçekleşmiştir. Rizeliler, Rize'yi gezecekler, burada fotoğraf çekecekler. Bu olanağı İspirli Deli Yalçın'a borçludur. Deli Yalçın, İsmail Saymaz'ın Çay Güzeli yapıtında anlattığına göre Kale'de çay ocağı açmaya kalktığında, tüm Kale mahallesinin diline düşmüş. Kale'ye kim gider de çay içer, diye... Bu ilginç öykünün gerisini İsmail Saymaz 'dan okuyun...
Önemli hece ozanımız Kemalettin Kamu'nun Karadeniz adlı bir şiiri vardır. Şiir yazılalı belki de seksen yıl olmuştur. Tüm Karadeniz'in güzelliğini üç dörtlüğe sığdırmıştır Kemalettin Kamu. Şiirde üç yer adı geçer. Bu üç yer adı ozana göre "tüm Karadeniz'in yer adlarını "simgeler. Usunuza geliveren doğru. Rize. üç yer adlarından biri Rize'dir:
Kıyın yeryüzünün cenneti bize
Dağlar sıra sıra koylar diz dize
Giresun, Görele, yemyeşil Rize
Siyah sularının gerisi deniz
Rize, kendini yeniden okutan kitap gibi. Bir kez gidilmekle, bir kez görülmekle anılarda bırakılacak kentlerden değil... Yeniden görülecek kentlerden...
Rize'yi bir Ayder gezisiyle bitirelim. 8 Mayıs 1996. Erol Dede yönetimindeki Ulusoy'la Rize Ayder'e gidiyoruz. Otobüsümüz dolu. Öğretmenlerden okul Müdürü Şaban Aydın Aslan, Tarih Öğretmeni Erol Gökal, Tarih öğretmeni Nuh Çolak, Kimya Öğretmeni Mehmet, Fizik Öğretmeni Yusuf Karahacıoğlu, İngilizce Öğretmeni Sedat Bişkin... Sevgili öğrencilerimiz...
Rize'yi geçince Çayeli'den Hemşin yoluna dönüyoruz. Kıyıdan kırk beş elli kilometre içeride Ayder Yaylası. Yavaş yavaş yükselen, dere inadına yeşil orman görünümleriyle ulaşılıyor Kaçkar Dağlarının aşağılarındaki Ayder'e... Geniş, yemyeşil bitki örtüsüyle kaplı büyük büyük bir düzlük Ayder uğrak alanı. Çevresi ormanla kaplı. Yukarıya daha yüksek yaylalara giden yollar var. Girişte Kaplıca. Yeme içme yerleri. Altta bir dere. Dereden karşıda görkemli yeşelliği yara yara, çağlaya çağlaya akan yeşille akı kaynaştırmış bir çağlan. Gidenler, gelenler... Kalabalık. Genelde günübirlik geliniyor Ayder'e. Kaplıcaya girmek, bu olağanüstü doğayla iç içe birkaç gün geçirmek isteyenler için konaklanacak çevreyle uyumlu yapılar yok değil. Bir fotoğraf.
Çimde oturmuşuz Erol'la... Bir fotoğraf. Otobüsün önünde toplanmışız...Bir fotoğraf. Büyükçe bir taşın üstünde oturmuşum .Gülümseyerek. Karşıdan apak akan, ormandan kıvrılarak dereye inen çağlan. Dizime değecek. Oturduğum taşın üstünde sudan karaya çıkan ilk canlı... Yosunlar... Ayder'den son fotograf. Sekiz kişi sığmış kareye. Sağ başta montunu koluna asmış güneşin kararttığı camlarıyla gözlüklü Hayrettin. Yanında Erol...
Son yıllarda Ayder'de "az maliyet" çok kar anlayışıyla toplumsal yarar yerine "birey, anamal" yararına yenik düşecek gibi... Ayder doğanın. Ayder doğayla barışan, doğayla bütünleşenlerin olmalı... "Paranın, karın" Ayder'i olursa, Ayder olmaktan çıkacak...