Haydar Ağabey, Ahmet Kaçar'ı çok severdi. Çok sayardı. Onun şiirlerinin, taşlamalarının, rubailerinin en duyarlı okuyucularındandı. Bir çok şiirini, taşlamasını belleğine almıştı Ahmet Amca'nın. Okurdu alkışlarla... Ahmet Kaçar da bir şiirini bestelemişti Ali Haydar Karahacıoğlu'nun. Haydar Ağabey, Görele'ye geldiğinde onun için bulunmaz bir "fırsat" olurdu Ahmet Kaçar'la söyleşileri...
YAZIKLAR OLSUN, şiirini Ahmet Amca'ma sormuştum. O anlatmıştı, daha doğrusu o tanıtmıştı ozan, hukukçu Ali Haydar Karahacıoğlu'nu bana...
1986'da Görele Ortaokulu öğretmenliğimde, eğitsel çalışmalarda, bir derste Hasan Ali Yücel'i öğrencilerime anlatmam "İlçe Milli Eğitim, İlçe Siyasi Yönetim" için olağandışı bulunmuştu. Soruşturma geçirmiştim. Ardından da istek dışı Alucra Aktepe Ortaokuluna gönderilmiştim.
İki yıl çalıştığım Alucra'dan geriye, Görele'ye dönmek için Giresun da, sayrılar evinde yatan babama "bakıma muhtaç" raporu çıkarmış, bu raporla Görele Lisesine atanmak istemiştim özür grubundan... Görele Lisesine kararnamem gelmesine karşın yasal olarak Alucra'dan ayrılmam engelleniyordu...
Ahmet Amca'm durumumu Haydar Ağabey'e anlattı telefonla. Sonra da beni tanıttı. "Haydar' dedi. "Hayrettin'i veriyorum. Tanışın. O sana anlatsın, ben aradan çıkıyorum." Haydar Ağabey'le böyle tanıştım... O Milli Eğitim Bakanlığının ilgili birimiyle görüştü.
Dosyama bakmışlar... O yılların aydın, Atatürkçü öğretmenlerini karalama izleri... Haydar Ağabey'le o günlerde bir iki kez görüştüm telefonla... O da gerekeni yaptı... Alucra Aktepe Ortaokulundan Görele Lisesine döndüm...
Haydar Ağabey'le ağabey-kardeş olduk, koldaş olduk. Ortak yönümüz "şiir, edebiyat, sanat" olunca kaynaştık...
Görele'ye geldiğinde buluştuk... Çok söyleşilerimiz oldu. Yapıtlarını gönderdi. İmzalayarak... Yapıtlarını değerlendiren yazılar yazdım Yeşilgiresun'da... Yazları Özgür'le Çağdaş'ın işyerinin önünde oturur, Hasan Ali Yücel Caddesi'nde, Konakdüzü'ne bakarak saatlerce doyumsuz söyleşiler yapardık... Çok anı biriktirdim... Güzel, yaşanılası, insanca, duyarlıca... anılar...
Ankara'yı, yönetimi, bürokrasiyi, siyasileri... okuduklarım dışında ondan öğrendim. Çoklarını tanıyordu 1970 sonrasının siyasetçilerini, milletvekillerini, bakanları, başbakanları, Cumhurbaşkanlarını... Ne ilginç anıları vardı... Anılarını yazması için Haydar Ağabey'e yardımcı olmaya çalıştım... O da niyetlendi yazmaya... Bir ara başlar gibi de oldu... Ama yazamadı, yorgunluk, sayrılık, sonra da ölüm...
Çocukluk, öğrencilik, yargıçlık... anılarını, sanat anılarını yazsaydı katkı olacaktı yakın tarihimize...
Ben ağabeyimi, koldaşımı; Daylı, Görele bir büyüğünü; ülkemiz önemli bir hukukçusunu yitirdik.. Cumhuriyet kuşağı; iyi vatandaş iyi insan, erdem örneklerimiz tükeniyor...
Toplumsal duyarlılığını hiç yitirmeyen Ali Haydar Karahacıoğlu'nu bir taşlamasıyla uğurluyoruz:
Toplumda türedi bir sürü yağcı
Kimisi solcudur kimisi sağcı
Yol kesmeseler de yerler haracı
Bunların içine giren perişan
Bilgiç kesilirler girse meclise
Cinsi latif ise düşkündür süse
Servetten dem vurur boş durur kese
Yağcı meclisine varan perişan
Kim ne söyler ise sallarlar başı
Memursa yağ çeker alır maaşı
Gözleri keskindir olsa da şaşı
Bunlara hal hatır soran perişan
Zayıfı görürse yüksekten atar
Azıcık zor görse sırt üstü yatar
Sözde tereciye tereyi satar
Bilmeden yanında duran perişan