Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Halil PIRMUT
Köşe Yazarı
Halil PIRMUT
 

SIĞ SULARIN ÇIĞLIĞI (Çağlasın Derelerimiz)

Ay ışığının  aydınlatmaya başladığı ilkbaharın karanlık  gecelerinde,havlayan köpek sesleri,uzaklardan gelen baykuş sesleri,bülbül sesleri ve bizlere sabahlara kadar çoşmuşcasına ninni söyleyen o gizemli esrarengiz ses vardı,kış aylarında lapa lapa yağan karların saçakları yolları ve ağaçları gelin gibi süsleyip bembeyaz güzellikleri bizlere lütfettiği alacakaranlık gecelerdede yine o gizemli  esrarengiz çoşkulu ninni söyleyen ses vardı,o ses ki dört mevsim her taraftan duyulur vadinin derinliklerinden zirvelere kadar çıkardı. O ses;şimdilerde sessizliğe bürünmüş,yalnızlığa mahkum edilmiş,Sis Dağı(Alimeydan Dağı)ve Kızılali Dağından beslenen,kıvrım kıvrım dolanarak onlarca mahalleyi ,onlarca köyü(Ege  Köyü,Çiftlik Köyü,Derekuşculu Köyü,İnanca Köyü,Dedeli Köyü,Daylı Köyü vs.) selamlayarak Çanakçı Görele karayoluna yoldaşlık  yaparak Göreleye kadar ulaşıp denize dökülen Çanakçı(Elevi)deresidir. Hangimizin bir anısı bir hatırası yok ki Çocukluğumda Cuma yanındaki caminin yanından gelen futbol oynayan gençlerin bağrışmaları,futbol maçından sonra hep bir ağızdan haykırarak suya doğru koşmaları,yüzmek için dereye gelen naralar kahkahalar atarak dalış yapanların sesleri ta  bizim evin yanına kadar ulaşırdı.Gün geldiğinde vakit tamam olduğunda elbette ki bizlerde o gençlerin yerini alıp, çağlayarak şırıl şırıl akan yemyeşil ağaç gölgelerinin sularının üzerinde dalgalandığı,balıkların (Kırmızı benekli alabalık,bıyıklı balık,yassı Hasan balığı)derinliklerinde cirit attığı bu akarsuyun bizlerde bıraktığı anıları ne sözlere ne de sayfalara sığdırmak mümkün değildir.bizler yüzmeyi bu derede öğrendik,yetmiş yaşındaki amcaya sorsan yüzmeyi burada öğrenmiştir.doksan yaşındaki dedeye sorsan o da yüzmeyi bu derede öğrenmiştir. Her mahalle kendi istikametine denk gelen derenin derin olan yüzülen(gölet)bölgelerini sahiplenmiş oraya kendince isimler takmışlardı.Gocaman gölü,Cıngan gölü,Çıturuk gölü bunlardan sadece bir kaçlarıydı. Şimdilerde yalnızlığa mahkum edilen bu yerlerde o zamanlar adeta panayır alanı kurulmuşçasına ,sanki düğün dernek varmışçasına kalabalık olduğu günleri unutmak ne mümkün. Hem piknik yapmak hemde yeşilliğin güzelliğinden  nasibini almak isteyenler bu muhteşem akarsuyun etrafında buluşarak doğayla iç içe olmanın mutluluğunu ve de hazzını yaşadılar. Belki bu gün avlanmak bazılarına göre zevk,bazılarına göre zaman geçirme ve hala belkide bazılarına göre ihtiyaç olabilir.oysa tarihin derinliklerine baktığımız,geçmişin derinliklerine yolculuk yaptığımız zaman kıtlık ve açlığın hasıl olduğu zamanlarda kim bilir kaç kişinin yüzünü güldürdü kim bilir kaç ailenin sofrasına nimetler sundu. Eline zıpkınını(büyük balıkları vurup çekmeye yarayan ucu çengelli mızrak) alan,saçmasını,serpmesini(çevresi 15–20 m.yüksekliği 3–4 m. olan, ucuna bir sıra kurşun dizilmiş, koni biçiminde balık ağı.)alan tutardı derenin yolunu,ayrıca çocukluğumuzda yine derenin kenarında fındık ışkınlarının uzun boylu olanlarından sepet gibi örülen çötenler(ince dallardan, sazlardan sepet tarzında örülmüş yassı çubuklar.)olurdu.suyun akarının çağlayan kısmının gölete döküldüğü uç bölümüne kurulur akıntıya kapılan balıklar gölet kısmına düşmeden önce çötenin üzerine takılır kalırdı. Gece tiryakileri azıklarını yanlarına alarak geceleri çöten beklemeye giderlerdi.hem gecenin eşsiz karanlığında,hemde Elevi deresinin kulakları okşayan nağmelerini dinleyerek vururlardı gece yarısı muhabbetin beline sabahlara kadar. Herkes bilirdi kurulan çötenin kime ait olduğunu kimse dokunmazdı,üzerinde balık görse  bile görmezden gelirdi ayıp olur diyerek. Hayvanlarını sulamak isteyenler,yıkamak isteyenler,balık tutmak isteyenler,yüzmek isteyenler bir şekilde buluştular Elevi deresinde.Öyleki Çanakçı ve Görele’nin su ihtiyacını karşılayan  tarihi ve  cömert olan bu akarsu onca kahrımızı omuzlamışken,maalesef ki biz onun kıymetini bilemedik ve yazık ettik bu can suyumuza.. Ta Karabörkten,ta Dere gözünden ve ta Çanakçıdan itibaren Göreleye kadar her iki yanımızda yeşilliklerin arasından süzülerek ve haykırarak giden bu eşsiz güzellik bizlere yolculuğumuzun en alasını yaşatmadımı ki? Gün geldi uslu bir çocuk gibi sessizce süzülüp gitti yoluna,gün geldi öfkesi kayalıklara ,yollara vurdu ne varsa aldı götürdü bizden. Kim bilir ne  savaşlar gördü kim bilir  nelere tanıklık etti. Bunca sudan yoksun bunca yeşillikten yoksun ve bunlara hasret bölgelerimiz varken, bu iki güzelliğin bizlere sunulmuş olması Allahın bizlere vermiş olduğu en güzel lütuf değilmidir? O gürlemediği zamanlar o çoşmadığı zamanlar değirmelerimizin taşları dönmedi.Fındığın bitimine müteakip Eylül ayında toplayıp fırında ve güneşte kuruttuğumuz mısırlarımızı çuvallara koyup sırtımızda değirmenlere götürmek için yollara düştüğümüz zamanlarda pervane gibi dönen değirmen taşlarımız artık ebedi istirahate çekilmiş sessizliğe bürünmüşlerdir.bu tarifsiz tarihi kültürel değerlerimiz artık çürümeye mahkum olmuşlar.Karabörk’ten Göreleye kadar sayıları yirmiyi bulan taş değirmenlerimizin artık sayısı iki yada üç kalmış.Süleyman amcanın değirmeni,Saffet amcanın değirmeni ve Ali beyin Hasan amcanın değirmeni evlerden tane olarak giden un olarak geri gelen sevinç ve tebessüme vesile olan bu dahiyane yapıtları nasıl unutabiliriz. Yeşillik güzel elbet,akarsu olunca dahada güzel Akarsu güzel elbet,yeşillik olunca dahada güzel Bu iki eşsiz güzelliği bir arada görmek ve bunlarla iç içe yaşamak her insanın kaderine yazılmaz. Çanakçı deresi,bu güzelim akarsu bu vadinin ruhudur,nefesidir Dikensiz gül olmaz,yapraksız ağaç olmaz, susuz vadi olmaz Çağlayanı olmayan bir akarsuda alabalıklar göç edemez,   Bu gün Çanakçı deresinin can damarları kesilmiş,üzerine dört ayrı yük(HES) santralı bindirilmiş,suya hasret,çoşmaya hasret,çağlamaya hasret bırakılmıştır.adeta ark’a(bahçe, bağ, tarla sulamak içinden su akıtılmak için toprağı kazarak açılan su yolu) çevrilerek ölüme terk edilmiştir.bu mesele sadece Deregözü,Karabörk ile Görele arasında yaşayanların hikayesi ,acısı yada sorunu değildir,  Artık Çanakçı deresinde ne dereye özgü kırmızı benekli alabalıklar ne bıyıklı balıklar ne de yassı hasan balıkları kalmıştır. Suyun az olması sebebiyle sıvı halden gaz haline dönüşerek atmosfere ulaşan ve tekrar bizlere yağmur olarak geri dönmeye yetecek kadar maalesef vadi için yeterli buharlaşmada kalmamıştır.   Bu mesele Görele,Çanakçı ve Karabörk’ün ortak sorunudur.bu gün Elevi deresinin yaşamış  olduğu acı kaderi yarın Çömlekçi deresi ve Harşıt çayınında yaşaması muhtemel bir olaydır. Bizim gayemiz para değil,rant değil,çıkar değil Bizim gayemiz tarihten gelen emanete sahip çıkmak Bizim gayemiz bize bırakılan emaneti gelecek kuşaklara kusursuz olarak teslim etmektir. Bizim gayemiz gürül  gürül akan suyumuzu yeniden öyle görmektir Bizim gayemiz demli bir bardak çay alıp evin önünden yada üzerinden dereye bakarak bir yudum içerek o mutluluğu yaşamaktır. Bizim gayemiz gurbetten köye geldiğimiz zaman şırıl şırıl akan suyun,yeşilliğin ve içinde bulunmuş olduğumuz resme ait manzaranın tadını çıkarmaktır. Bizim gayemiz yıllar boyunca günün yirmi dört saati duymaya alışık olduğumuz o gizemli sesi tekrardan duymaktır. Bizim gayemiz sığ suların çığlığı olmaktır. Bizim gayemiz Çanakçı(Elevi)deresine sahip çıkmaktır. HİKAYEMİZ AYNI,SEVDAMIZ AYNI,HAYALİMİZ AYNI AYNI YERDE BULUŞMAK DİLEĞİYLE Kalın Sağlıcakla Saygılarımla
Ekleme Tarihi: 13 Temmuz 2024 - Cumartesi

SIĞ SULARIN ÇIĞLIĞI (Çağlasın Derelerimiz)

Ay ışığının  aydınlatmaya başladığı ilkbaharın karanlık  gecelerinde,havlayan köpek sesleri,uzaklardan gelen baykuş sesleri,bülbül sesleri ve bizlere sabahlara kadar çoşmuşcasına ninni söyleyen o gizemli esrarengiz ses vardı,kış aylarında lapa lapa yağan karların saçakları yolları ve ağaçları gelin gibi süsleyip bembeyaz güzellikleri bizlere lütfettiği alacakaranlık gecelerdede yine o gizemli  esrarengiz çoşkulu ninni söyleyen ses vardı,o ses ki dört mevsim her taraftan duyulur vadinin derinliklerinden zirvelere kadar çıkardı.

O ses;şimdilerde sessizliğe bürünmüş,yalnızlığa mahkum edilmiş,Sis Dağı(Alimeydan Dağı)ve Kızılali Dağından beslenen,kıvrım kıvrım dolanarak onlarca mahalleyi ,onlarca köyü(Ege  Köyü,Çiftlik Köyü,Derekuşculu Köyü,İnanca Köyü,Dedeli Köyü,Daylı Köyü vs.) selamlayarak Çanakçı Görele karayoluna yoldaşlık  yaparak Göreleye kadar ulaşıp denize dökülen Çanakçı(Elevi)deresidir.

Hangimizin bir anısı bir hatırası yok ki

Çocukluğumda Cuma yanındaki caminin yanından gelen futbol oynayan gençlerin bağrışmaları,futbol maçından sonra hep bir ağızdan haykırarak suya doğru koşmaları,yüzmek için dereye gelen naralar kahkahalar atarak dalış yapanların sesleri ta  bizim evin yanına kadar ulaşırdı.Gün geldiğinde vakit tamam olduğunda elbette ki bizlerde o gençlerin yerini alıp, çağlayarak şırıl şırıl akan yemyeşil ağaç gölgelerinin sularının üzerinde dalgalandığı,balıkların (Kırmızı benekli alabalık,bıyıklı balık,yassı Hasan balığı)derinliklerinde cirit attığı bu akarsuyun bizlerde bıraktığı anıları ne sözlere ne de sayfalara sığdırmak mümkün değildir.bizler yüzmeyi bu derede öğrendik,yetmiş yaşındaki amcaya sorsan yüzmeyi burada öğrenmiştir.doksan yaşındaki dedeye sorsan o da yüzmeyi bu derede öğrenmiştir.

Her mahalle kendi istikametine denk gelen derenin derin olan yüzülen(gölet)bölgelerini sahiplenmiş oraya kendince isimler takmışlardı.Gocaman gölü,Cıngan gölü,Çıturuk gölü bunlardan sadece bir kaçlarıydı.

Şimdilerde yalnızlığa mahkum edilen bu yerlerde o zamanlar adeta panayır alanı kurulmuşçasına ,sanki düğün dernek varmışçasına kalabalık olduğu günleri unutmak ne mümkün.

Hem piknik yapmak hemde yeşilliğin güzelliğinden  nasibini almak isteyenler bu muhteşem akarsuyun etrafında buluşarak doğayla iç içe olmanın mutluluğunu ve de hazzını yaşadılar.

Belki bu gün avlanmak bazılarına göre zevk,bazılarına göre zaman geçirme ve hala belkide bazılarına göre ihtiyaç olabilir.oysa tarihin derinliklerine baktığımız,geçmişin derinliklerine yolculuk yaptığımız zaman kıtlık ve açlığın hasıl olduğu zamanlarda kim bilir kaç kişinin yüzünü güldürdü kim bilir kaç ailenin sofrasına nimetler sundu.

Eline zıpkınını(büyük balıkları vurup çekmeye yarayan ucu çengelli mızrak) alan,saçmasını,serpmesini(çevresi 15–20 m.yüksekliği 3–4 m. olan, ucuna bir sıra kurşun dizilmiş, koni biçiminde balık ağı.)alan tutardı derenin yolunu,ayrıca çocukluğumuzda yine derenin kenarında fındık ışkınlarının uzun boylu olanlarından sepet gibi örülen çötenler(ince dallardan, sazlardan sepet tarzında örülmüş yassı çubuklar.)olurdu.suyun akarının çağlayan kısmının gölete döküldüğü uç bölümüne kurulur akıntıya kapılan balıklar gölet kısmına düşmeden önce çötenin üzerine takılır kalırdı.

Gece tiryakileri azıklarını yanlarına alarak geceleri çöten beklemeye giderlerdi.hem gecenin eşsiz karanlığında,hemde Elevi deresinin kulakları okşayan nağmelerini dinleyerek vururlardı gece yarısı muhabbetin beline sabahlara kadar.

Herkes bilirdi kurulan çötenin kime ait olduğunu kimse dokunmazdı,üzerinde balık görse  bile görmezden gelirdi ayıp olur diyerek.

Hayvanlarını sulamak isteyenler,yıkamak isteyenler,balık tutmak isteyenler,yüzmek isteyenler bir şekilde buluştular Elevi deresinde.Öyleki Çanakçı ve Görele’nin su ihtiyacını karşılayan  tarihi ve  cömert olan bu akarsu onca kahrımızı omuzlamışken,maalesef ki biz onun kıymetini bilemedik ve yazık ettik bu can suyumuza..

Ta Karabörkten,ta Dere gözünden ve ta Çanakçıdan itibaren Göreleye kadar her iki yanımızda yeşilliklerin arasından süzülerek ve haykırarak giden bu eşsiz güzellik bizlere yolculuğumuzun en alasını yaşatmadımı ki?

Gün geldi uslu bir çocuk gibi sessizce süzülüp gitti yoluna,gün geldi öfkesi kayalıklara ,yollara vurdu ne varsa aldı götürdü bizden.

Kim bilir ne  savaşlar gördü kim bilir  nelere tanıklık etti.

Bunca sudan yoksun bunca yeşillikten yoksun ve bunlara hasret bölgelerimiz varken, bu iki güzelliğin bizlere sunulmuş olması Allahın bizlere vermiş olduğu en güzel lütuf değilmidir?

O gürlemediği zamanlar o çoşmadığı zamanlar değirmelerimizin taşları dönmedi.Fındığın bitimine müteakip Eylül ayında toplayıp fırında ve güneşte kuruttuğumuz mısırlarımızı çuvallara koyup sırtımızda değirmenlere götürmek için yollara düştüğümüz zamanlarda pervane gibi dönen değirmen taşlarımız artık ebedi istirahate çekilmiş sessizliğe bürünmüşlerdir.bu tarifsiz tarihi kültürel değerlerimiz artık çürümeye mahkum olmuşlar.Karabörk’ten Göreleye kadar sayıları yirmiyi bulan taş değirmenlerimizin artık sayısı iki yada üç kalmış.Süleyman amcanın değirmeni,Saffet amcanın değirmeni ve Ali beyin Hasan amcanın değirmeni evlerden tane olarak giden un olarak geri gelen sevinç ve tebessüme vesile olan bu dahiyane yapıtları nasıl unutabiliriz.

Yeşillik güzel elbet,akarsu olunca dahada güzel

Akarsu güzel elbet,yeşillik olunca dahada güzel

Bu iki eşsiz güzelliği bir arada görmek ve bunlarla iç içe yaşamak her insanın kaderine yazılmaz.

Çanakçı deresi,bu güzelim akarsu bu vadinin ruhudur,nefesidir

Dikensiz gül olmaz,yapraksız ağaç olmaz, susuz vadi olmaz

Çağlayanı olmayan bir akarsuda alabalıklar göç edemez,

 

Bu gün Çanakçı deresinin can damarları kesilmiş,üzerine dört ayrı yük(HES) santralı bindirilmiş,suya hasret,çoşmaya hasret,çağlamaya hasret bırakılmıştır.adeta ark’a(bahçe, bağ, tarla sulamak içinden su akıtılmak için toprağı kazarak açılan su yolu) çevrilerek ölüme terk edilmiştir.bu mesele sadece Deregözü,Karabörk ile Görele arasında yaşayanların hikayesi ,acısı yada sorunu değildir,

 Artık Çanakçı deresinde ne dereye özgü kırmızı benekli alabalıklar ne bıyıklı balıklar ne de yassı hasan balıkları kalmıştır.

Suyun az olması sebebiyle sıvı halden gaz haline dönüşerek atmosfere ulaşan ve tekrar bizlere yağmur olarak geri dönmeye yetecek kadar maalesef vadi için yeterli buharlaşmada kalmamıştır.

 

Bu mesele Görele,Çanakçı ve Karabörk’ün ortak sorunudur.bu gün Elevi deresinin yaşamış  olduğu acı kaderi yarın Çömlekçi deresi ve Harşıt çayınında yaşaması muhtemel bir olaydır.

Bizim gayemiz para değil,rant değil,çıkar değil

Bizim gayemiz tarihten gelen emanete sahip çıkmak

Bizim gayemiz bize bırakılan emaneti gelecek kuşaklara kusursuz olarak teslim etmektir.

Bizim gayemiz gürül  gürül akan suyumuzu yeniden öyle görmektir

Bizim gayemiz demli bir bardak çay alıp evin önünden yada üzerinden dereye bakarak bir yudum içerek o mutluluğu yaşamaktır.

Bizim gayemiz gurbetten köye geldiğimiz zaman şırıl şırıl akan suyun,yeşilliğin ve içinde bulunmuş olduğumuz resme ait manzaranın tadını çıkarmaktır.

Bizim gayemiz yıllar boyunca günün yirmi dört saati duymaya alışık olduğumuz o gizemli sesi tekrardan duymaktır.

Bizim gayemiz sığ suların çığlığı olmaktır.

Bizim gayemiz Çanakçı(Elevi)deresine sahip çıkmaktır.

HİKAYEMİZ AYNI,SEVDAMIZ AYNI,HAYALİMİZ AYNI

AYNI YERDE BULUŞMAK DİLEĞİYLE

Kalın Sağlıcakla

Saygılarımla

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.